Ne telefon ettin, ne haber saldın,
Dost olunca bir hal-hatır olmaz mı?
Gurbet ellerinde nerede kaldın?
Mektup yazsan iki satır, olmaz mı?
Haber gönder, koşup sana geleyim
Aşkın ateşine düştüm düşeli,
Bazen yanıp bazen donduğum olur.
Kendi mezarımı kendim eşeli,
Kefensiz mezara konduğum olur.
İstedim bu aşkın sırrına ere’m,
Hiçbir şey teselli etmiyor beni,
Gönül bir sevdaya düştü gidiyor.
Pranga, zincirler tutmuyor beni,
Gönül her engeli aştı gidiyor.
Yandı ciğerlerim pür kebap oldu,
Uzaktan da olsa göster yüzünü,
Yaralı gönlüme teselli olsun.
Nasıl istiyorsan söyle sözünü,
Sevip sevmediğin bir belli olsun.
Hayalimden gitmez güzel gözlerin,
Aklı, iradeyi her şeyden üstün,
Kıldığımızdan mı bölücüyüz biz?
Yakılıp ölsek de biz yine dostun,
Kaldığımızdan mı bölücüyüz biz?
Seslenirim sana, sesimi işit!
Gül yüzlüm!
Gül dudaklım!
Gurur ederek,
Haram sayarak öpmediğin dudağımı,
Belki bir gün öpeceksin
Ama sen bilmeyeceksin.
Senden ayrılalı dünya başıma,
Dardır ey sevdiğim, vallahi dardır.
Yalanım var ise kör kurşun ile
Vurdur ey sevdiğim, vallahi vurdur.
Yalnız ben olayım yüzüne bakan,
Gönül yarasına merhem olmazmış,
Nice âşık geçti serden, diyorlar.
Yüz bin tabip gelse derman bulmazmış,
Onun tek çaresi yârden, diyorlar.
Bir sevdadır geldi canıma düştü,
Yıllar sonra seni bir kere görsem,
Sevdalarım tekrar başlıyor gülüm.
“Ayrılık; ölümden acıdır” derler
Hasretin sinemi haşlıyor gülüm.
Uğruna koysam da bu canı, seri
Sensiz geçen bir an’ımı,
Yaşıyorum sayamam ki.
Acıtsan da bu canımı,
Yine sana kıyamam ki.
Vurulmuşum gözlerine,



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!