Felsefenin özü Cumhuriyet’ti,
Sekiz asır evvel Pir’imle geldi.
Esarete karşı bir hürriyetti,
Namusum, şerefim, ar’ımla geldi.
Bilimle gitmezsen karanlıktı yol,
Deli gönül tut sözümü,
O yâr senin olmaz artık.
Duymaz mısın avazımı,
Feryadımı bilmez artık.
Şu halimi görmeyen yâr,
Coşkun sular gibi aktın,
Yetmedi mi deli gönül?
Defalarca beni yıktın,
Bitmedi mi deli gönül?
Neler çektim ben neleri,
Halk şiiri nedir, diyen;
Edebiyatçılar gördüm.
Mes üstünden ayak yuyan;
İlâhiyatçılar gördüm.
Özünü dar’a germeyen,
Amerika kanun yapar halkıma,
Hele bizim elimize bir bakın!
Tilkileri bağban ettik salkıma,
Hele bizim hâlimize bir bakın!
Rota yoktur, gemiler batırdık
Ayvayı, turuncu sayayım derken,
Narımdan olmuşum narımdan dostlar!
‘Şekersiz, sâfi bal yiyeyim’ derken;
Arı’mdan olmuşum arı’mdan dostlar!
Bir sağına bakar, bir de soluna,
Davetiye vermemiştim,
Erken geldin ihtiyarlık.
Hal hatır da sormamıştım,
Erken geldin ihtiyarlık.
Sanki lime lime etim,
Zalimlerin hele bakın işine,
Din adına insan soyandır bunlar.
Kan bulaşmış nice yerde dişine,
İnsan eti ile doyandır bunlar.
Sarığı, cüppeyi giyer gezerler,
İnsanlık yoludur yolumuz bizim,
Biz yanlış yollara sapan değiliz.
Hak, diye can verir ölümüz bizim,
Gösteriş uğruna tapan değiliz.
Medet Mehti, demem çünkü ölüdür,
Cennetimi ben yaparım;
Hem gılman, hem hûriyim ben.
Ben yaparım, ben taparım,
Böyle garip biriyim ben.
Sırlar dolu bir kutuyum,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!