Kimi geldi şu dünyaya mal için,
Ummadığı kadar yığdı da gitti.
Kiminin gidişi oldu pek hazin
Başını kadere eğdi de gitti.
Kimi bir goncaydı açmadan soldu,
Hodri meydan çekiyordum yıllara,
Sayı çoğaldıkça işler değişti…
Dev kayalar döker oldu yollara,
Eski ufak tefek taşlar değişti…
Koca bir dağ; dolaştığım yamaçlar
Ne sevdalar yaşamışım bunca yıl,
Gönül bu gün değer miydi hiç diyor.
Demir at limana derken bir akıl,
Bir akıl da boş bir sayfa aç diyor.
Harcamışım elli iki senemi,
Otuz yıl süren illetin,
Bir ilacı olsun derim…
Yeter çektiği milletin
Acılar son bulsun derim..
Sağcı- solcu dendi önce,
Büyük balık dediğimiz İstanbul
Yemiş yutmuş ilimizi emice.
O gün yoktu bunca mal mülk, para pul
Bilmiyorsun halimizi emice.
Şimdi cepler dolu, gönüller buruk
Kalbe yara açan sensin Emine
Bari söyle dermanı ne, em’i ne?
Kavrula kavrula bunca senedir
Dönüverdim Aslı’nın Kerem’ine
Babanın sırtına sarılan yükü,
Gökler taşıyamaz, yer taşıyamaz.
Dışarıdan hafif görülen yükü,
O yiğitten başka er taşıyamaz.
Gemiye yüklesen S.O.S verir,
Uçmuş gitmiş Kurttepe, Baraj Yolu
Karşıyakan geri kalmış Adana.
Can çekerken Yamaçlı, Anadolu
Balcalın hep diri kalmış Adana.
Türkülerin vardı pamuk üstüne,
Sabır bitti, takat bitti, güç bitti,
Bu hasretlik tükenmez mi, bitmez mi?
Sevgilinin diyarına hicreti
Senelerce öteledik yetmez mi?
Yüz grama bin ton sevda gizleyen,
Dünya sade gül bahçesi değildir,
Atılan taşlara aldırma gönül.
Aklıyla övünen bil ki cahildir,
Heybesi boşlara aldırma gönül.
Bir bak bir arada uçan kazlara,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!