Serin…
adını bir meltem gibi taşıdım yüreğimde
göğsümün tam ortasında bir akasya filizi gibi açtın
göğe her bakışımda senin büyüyen gülüşünle
biraz daha insana inandım.
biraz daha hayata.
Senin yokluğunla büyüyen bir zaman var içimde.
Her şeyin yerli yerindeymiş gibi göründüğü, ama hiçbir şeyin yerinde olmadığı bir çağdayım artık.
Gözlerin yok…
Ama bakışların hâlâ duruyor üzerimde, bir duvar saati gibi, hep aynı zamanı gösteriyor:
Benim çocukluğum.
Senin varlığın.
Bazen her şey normalmiş gibi davranıyorum.
Gülüyorum, konuşuyorum, planlar yapıyorum.
Ama hiçbir şey tam değil.
Çünkü sen yokken tam olan ne kaldı ki geriye?
Bazı eksiklikler kelimelerle değil,
suskunlukla anlatılır.
Artık seni her yerde aramıyorum.
Çünkü bazı yokluklar,
bir tür varlık gibi duruyor insanın içinde.
Seninle yaşadıklarım,
bir albüm değil yalnızca;
bir iç ses, bir iç ışık gibi benimle kaldı.
bir takvim yutmuş duvarın
göğsünde açan küf lekesi
hangi mevsimi bekliyor
bilmeden solan bir fesleğen gibi
sessizlik kokuyor artık ömür
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!