Hayat kadar güzelsin, yaşamak lazım seni
ama yalnızca nefes almak değil kastettiğim,
bir kuşun rüzgâra yaslanışı gibi
kendini bir güvene, bir sevgiye bırakmak gibi seni yaşamak.
Bir annenin sessizce dua edişi gibi
ya da bir çocuğun ilk “anne” deyişi kadar içten.
bir gün kendine denk gelirsin,
bir pencerede unutulmuş buğulu bir bakış gibi
silik, suskun ve biraz yorgun.
ne dışarısı ısınır, ne içinin kışı diner
bir ömür zemherinin kenarında üşür durursun,
kar yağmaz belki, ama kalbine iner soğuklar
İçimde kaldığın yer,
hiç iyileşmedi.
Ne bir bahar
çiçek açtırabildi orayı,
ne de bir kış
karla örtüp unutturdu…
Bir aynanın içinden baktım hayata
biraz eğri, biraz buğulu
bir tarafı hâlâ çocukluğumdu
tahta bir sandığın içinde saklanan
eski bir kazak gibi, kokusu annemin.
gündüzleri anlamıyorum artık
ışık her şeyi gösteriyor ama hiçbir şeyi açıklamıyor.
gölgeler geceleri daha dürüst,
insanın içini dışından daha iyi tanıyorlar.
bir sandalye çekiyorum içime,
bir takvim yaprağı gibi düşüyorum hayattan,
arka yüzümde hiçbir not yok
unutulmuş, silinmiş, hiç yazılmamış gibi.
oysa her şeyi hatırlıyorum ben
bana kim iyi davrandıysa
biraz daha geç gitmesini istedim içimden.
bazı sabahlar var,
uyanmıyorsun da
yalnızca gözlerini açıyorsun
sanki ruhun uyanmaya direniyor
ve bedenin yalnızca boş bir kılıf gibi
yatakta unutulmuş.
Anne…
Bunca yıl her şeyin cevabını aradım.
Bazen susarak,
bazen bağırarak,
ama en çok da içimde seni özleyerek yürüdüm bu hayatın içinde.
Sana söyleyemediğim her cümle,
Ama bilmeni isterim anne,
ben şimdi büyüdüm.
Senin sevginle,
senin çatık kaşlarının ardındaki şefkatle,
senin gece uykularından çaldığın endişeyle büyüdüm.
Her şeyim eksik olabilirdi bu hayatta,
Sen hep doğruyu söyledin anne.
Bazen bu doğrular can yaksa da,
bazen kimse sormamışken bile anlatmaya kalksan da,
sen içinden geldiği gibi konuştun.
Kırmak için değil aslında,
ama kırıldı bazen insanlar...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!