Eskilerden biri demişti ki
aynası iştir kişinin.
doğru tabii ki ama
hangi zamana göre?
hangi insanlara göre?
Artık yolda yürürken gördüğüm
o sararmış, kuru yapraklar,
kaldırım kenarlarındaki su birikintileri,
kulaklarımı hergün farklı yalayan rüzgar
aynı değil...
O tiksinen
birbirini tökezletmek isteyen
malına gözünü dümdüz diken
düpedüz çekinmeden dalga geçen
utanmaz, arlanmaz, edepsiz, ölçüsüz bakışlar
nasıl da sarmış yurdumun sokaklarını,
Bir önceki gece
teskin edicilerle sevişmişim
çaresiz....
Ve şimdi o garip
iniltilerle ayılan sabahın eşliğinde
Biliyorum
bütün bu teknoloji sevgimiz,
internetin sanal, birleştirici kudretine olan
düşkünlüğümüz,
kitap okumalarımız, televizyon seyretmelerimiz,
günboyu işler peşinde koşmalarımız,
Eğer 2 gün sonra öleceğimden emin olsam;
ilk günü bütün teçhizatımı hazırlamaya ayırırdım.
İkinci gün giyinip, kuşanıp,
bütün alet edevatımı alıp,
eşimle, çocuklarımla vedalaşıp
“Adam gibisi” gelsin benim masama
“adam gibisi”! ..
gerek yok sahte kibarlığa
ağız kenarlarını zorla
gülümsemeye zorlamaya...
İhtiyacım var bu ara ağlamaya
gözlerimden seller, sular
nehirler
okyanuslara...
Hokkabazlar da durulur
Caddelerde, yollarda, sokaklarda,
trafik ışıklarında, köşe başlarında, kaldırımlarda,
mahalle bakkallarında, marketlerde
acilen denetim
acilen yaptırım lazım!
Ne israr ediyorsun lan? !
Bir o numaradan, bir bu numaradan arıyorsun
çakmadığımı mı zannediyorsun? !
hem ben kafam bozuksa
Kral’ından telefon gelse açmam!
sana mı açacağım? !
Ben şairim demeyi şiirleriyle gösteriyor..Okuyucunun önüne serdikleri 'evrensel gerçekleri [miz]..okudukça
unuttuğumuz isyanları yeniden hatırlıyoruz..Gerçeği
sofraya koyup yüzleşme gücün varsa al ne kadar lazımsa diyor. Sesi ilginç metalik bir ses gibi geliyor kulağa..Doğal desek sahte to ...