Her şeyin para oldugu şu dünyada senin beni sevmemen çok normal.
Benim seni sevmem ise o zaten aşikâr.
Çünkü gözlerin mesela.
Şairim ben, bu bile yeterlidir.
Siz taşı görürsünüz, ben o taşının kalbini hissederim.
Elbet
Bir mana var benim adımlarımda
Yola kimsede olmayan bir cüret ile çıktım
Ne korku ne tasa
Artık
Bir bomba gibi yürüyorum şehrin yüzüne bulaşan
Artık
Ellerimi, açtığım zaman kırgınlığım artıyor
Ey..
Beni, her gece kendine zulmeden biri haline dönüştüren nefsim
Benimle bunca yıl uğraştın
Hırsı bitmeyen bir oğul gibi âsî
Hiç görmediğim şeyi merak ettim
Elimi uzattım
Kırmızı bir gül gibi güzel ve sakindi ölüm
Unutulmuş bir çocuktum annemi nerede bıraktım
Karanlıkta her şey çözülür gidermiş
.
Demirden uçurtmalar altında uyur çocuklar
Uçakları çok seven çocuklar
Ölünce
Tütsülenir bütün sinelere
Dünyayı sarmalayan bir acı
Zorlu denizlerden geçtim mevsim normallerinin üstünde
Dalgaların arasında hırpalandı alnacım
Üstü başı kahpelik olan dünyadan
Yılgı, içimde yatan bir şey mi
Güler yüzle karşılamadı beni hiç bir zaman
Bir gürültüydü geçtiğim yol
Bulamadılar beni
Gırtlağımda bir öksürük
Gülüşümde bir endişe
Ayaklarım
Hep bir başka şeylerin merakında
Yüzümde bir çizgi beliriyor
Endişe..
Artık soru sormak içimden gelmiyor
Buna inanmalıyım
Yüzümün babama benzediğini farkediyorum
İşte zamanı geldi
İçimin içime sığmadığı zamanlarda ağlardım çocukken.
Yazmak aklıma bile gelmezdi.
Anam çay yapardı, beş bardak içerdim.
Ben hayatımda beş bardak çayı ancak anam varken içmiştim.
Ben hep anama hayrandım...
Anam ki şalvarıyla tarlada çalışır, ahıra gider ineklere bakardı.
Sen
Beni her gün hırpalayan gece
Kulaklarımda balyoz sesleri
Yüreğimde örs
Ey




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!