'Kaz gelecek yerden esirgenen çilli tavuğun çift sarılı yumurtası'. Gözükmüyor epeydir. Omlet yaptılar gâliba.. bknz. kim ekliyor kardeşim böyle terimleri.
Biraz uzun. Kopyalayıp yapıştırmak âdetim değil. Ama bu şiir için değer.Hele şu söz; 'melâli anlamayan nesle âşinâ değiliz'..
Ah..
Denizlerden Esen bu ince havâ saçlarınla eğlensin. Bilsen Melâl-i hasret ü gurbetle ufk-i şâma bakan Bu gözlerinle, bu hüznünle sen ne dilbersin! Ne sen, Ne ben, Ne de hüsnünde toplanan bu mesâ, Ne de âlâm-i fikre bir mersâ Olan bu mâi deniz, Melâli anlamayan nesle âşinâ değiliz. Sana yalnız bir ince tâze kadın Bana yalnızca eski bir budala Diyen bugünkü beşer, Bu sefîl iştihâ, bu kirli nazar, Bulamaz sende, bende bir ma'nâ, Ne bu akşamda bir gam-i nermîn Ne de durgun denizde bir muğber Lerze-î istitâr ü istiğnâ.
Sen ve ben Ve deniz Ve bu akşamki lerzesiz, sessiz Topluyor bû-yi rûhunu gûyâ, Uzak Ve mâi gölgeli bir beldeden cüdâ kalarak Bu nefy ü hicre müebbed bu yerde mahkûmuz...
O belde? Durur menâtık-ı dûşîze-yi tahayyülde; Mâi bir akşam Eder üstünde dâimâ ârâm; Eteklerinde deniz Döker ervâha bir sükûn-ı menâm. Kadınlar orda güzel, ince, sâf, leylîdir, Hepsinin gözlerinde hüznün var Hepsi hemşiredir veyâhud yâr; Dilde tenvîm-i ıstırâbı bilir Dudaklarındaki giryende bûseler, yâhud, O gözlerindeki nîlî sükût-ı istifhâm Onların ruhu, şâm-ı muğberden Mütekâsif menekşelerdir ki Mütemâdî sükûn u samtı arar; Şu'le-î bî-ziyâ-yı hüzn-i kamer Mültecî sanki sâde ellerine O kadar nâ-tüvân ki, âh, onlar, Onların hüzn-i lâl ü müştereki, Sonra dalgın mesâ, o hasta deniz Hepsi benzer o yerde birbirine...
O belde Hangi bir kıt'a-yı muhayyelde? Hangi bir nehr-i dûr ile mahdûd? Bir yalan yer midir veya mevcûd Fakat bulunmayacak bir melâz-i hulyâ mı? Bilmem... Yalnız Bildiğim, sen ve ben ve mâi deniz Ve bu akşam ki eyliyor tehzîz Bende evtâr-ı hüzn ü ilhâmı.
Uzak Ve mâi gölgeli bir beldeden cüdâ kalarak Bu nefy ü hicre, müebbed bu yerde mahkûmuz...
Yönetim, yönetme. Aslında 'sıkı yönetim' anlamına hâiz. Bir cebir söz konusu. İnsanların kilo vermek için girdikleri şeye de(?) rejim deniliyor. Anlam aynı aslında. Kendi kendine sıkıyönetim, olağanüstü hâl vs.
İmkân hatt-ı dâhilinde olandır; Mümküdür.
Daha zor olanı için bknz.
Yeni yıkanmış, ıslak perdeyi takmak.
Ayrıca bknz.
Ev hanımlarıın pratik zekâsı
-Bunu öce kurutsak sonra assak olmuyor mu?
-Hayır astığın yerde kuruyacak zaten..
'Kaz gelecek yerden esirgenen çilli tavuğun çift sarılı yumurtası'.
Gözükmüyor epeydir. Omlet yaptılar gâliba..
bknz.
kim ekliyor kardeşim böyle terimleri.
Bknz.
E-90 Karayolu
Biraz uzun. Kopyalayıp yapıştırmak âdetim değil. Ama bu şiir için değer.Hele şu söz; 'melâli anlamayan nesle âşinâ değiliz'..
Ah..
Denizlerden
Esen bu ince havâ saçlarınla eğlensin.
Bilsen
Melâl-i hasret ü gurbetle ufk-i şâma bakan
Bu gözlerinle, bu hüznünle sen ne dilbersin!
Ne sen,
Ne ben,
Ne de hüsnünde toplanan bu mesâ,
Ne de âlâm-i fikre bir mersâ
Olan bu mâi deniz,
Melâli anlamayan nesle âşinâ değiliz.
Sana yalnız bir ince tâze kadın
Bana yalnızca eski bir budala
Diyen bugünkü beşer,
Bu sefîl iştihâ, bu kirli nazar,
Bulamaz sende, bende bir ma'nâ,
Ne bu akşamda bir gam-i nermîn
Ne de durgun denizde bir muğber
Lerze-î istitâr ü istiğnâ.
Sen ve ben
Ve deniz
Ve bu akşamki lerzesiz, sessiz
Topluyor bû-yi rûhunu gûyâ,
Uzak
Ve mâi gölgeli bir beldeden cüdâ kalarak
Bu nefy ü hicre müebbed bu yerde mahkûmuz...
O belde?
Durur menâtık-ı dûşîze-yi tahayyülde;
Mâi bir akşam
Eder üstünde dâimâ ârâm;
Eteklerinde deniz
Döker ervâha bir sükûn-ı menâm.
Kadınlar orda güzel, ince, sâf, leylîdir,
Hepsinin gözlerinde hüznün var
Hepsi hemşiredir veyâhud yâr;
Dilde tenvîm-i ıstırâbı bilir
Dudaklarındaki giryende bûseler, yâhud,
O gözlerindeki nîlî sükût-ı istifhâm
Onların ruhu, şâm-ı muğberden
Mütekâsif menekşelerdir ki
Mütemâdî sükûn u samtı arar;
Şu'le-î bî-ziyâ-yı hüzn-i kamer
Mültecî sanki sâde ellerine
O kadar nâ-tüvân ki, âh, onlar,
Onların hüzn-i lâl ü müştereki,
Sonra dalgın mesâ, o hasta deniz
Hepsi benzer o yerde birbirine...
O belde
Hangi bir kıt'a-yı muhayyelde?
Hangi bir nehr-i dûr ile mahdûd?
Bir yalan yer midir veya mevcûd
Fakat bulunmayacak bir melâz-i hulyâ mı?
Bilmem... Yalnız
Bildiğim, sen ve ben ve mâi deniz
Ve bu akşam ki eyliyor tehzîz
Bende evtâr-ı hüzn ü ilhâmı.
Uzak
Ve mâi gölgeli bir beldeden cüdâ kalarak
Bu nefy ü hicre, müebbed bu yerde mahkûmuz...
..met Hâşim.
Yönetim, yönetme.
Aslında 'sıkı yönetim' anlamına hâiz. Bir cebir söz konusu. İnsanların kilo vermek için girdikleri şeye de(?) rejim deniliyor. Anlam aynı aslında. Kendi kendine sıkıyönetim, olağanüstü hâl vs.
Bir laz atasözü der ki;
'Heşa na mulun tani, himuti ulun yani yani..'
Babaannem rahmetli çok söylerdi.
Yolların 'tapusuz' sahipleridir. Sanki asfaltlar onlar için dökülmüştür. % 80 ni trafikte saygısızca hareket ediyordur.
Mustafa İslamoğlu
'Ben leylama gidiyorum; çekil önümden leyla,
Gayrı cennet olsa durmam; bak, çağırıyor beni'
diyerek konuyu güzel ve kısa ve edebî bir biçimde özetlemiştir.
Hatırlamıyorum, çok küçüktüm, hatta yaşıma bile girmemiştim.