Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Seyfi Karaca
Seyfi Karaca

Cagir ey kalbim deli gönlüm beni bildigi gördügü duydugu dogdugu topragindan hayatin huzurunda söyleyip yazan, insan divane eylesin..!

  • tımarhane duvarı18.07.2022 - 13:50

    …..
    BICiLDi EKiNLER YOLUNDU HOZANLARIN HASADI
    ….
    Otlar da sarardi
    Ekinler bicildi hasatlar da yolundu böylece
    Kiremit tozu karistirilmadiysa bibere ve ayakkabi boyasi zeytine
    Yolda bayirdadir igdelerin tüten kokusu, bozlak esiyordur palamut yapragi
    Kuslardan bir gün,
    Güvercin insanlar kadar ayni damlar altina evcil
    Ürkekligini yenmis bugday tanesinin doyurucu yakinligina güven tazeleyerek
    Demli bugulu cay icer gibi
    Hedik kaynatan örtmelerden, asma budaklarinda salkimlanan üzüm baglarini
    Kasnak atip parfüm sisesini kazanamazsa teselli ikramiyesi hüzün..
    Sonbahara dogru fuar sarmalina güzün
    Sempozyum kompozisyonuna tezgah kurarak dünya hali nasildir diyen pusulaya
    Saklambaclarini kökünden sökmüs , tarlasini cöllere savmis
    Caglasiz ciceksiz araziden arsadan parkurlu saatlere vadeli süreli
    Savasin insanlari dünyayi duvara dikip
    Yagmasi yikimi ve katli vacip hedeflere koymus ölümlere kiyamet kusarken
    Digerleri ölümden sag kurtulup cikacak cüzdana
    El degmedik koylarda körfezlerde otelli motelli
    Yakip yikmadik oymak ocak tabiat ve doga güzelliklerini
    Topraktan kaziyip denize bakan odalardan balkonlardan
    Kus seslerini ve orman türkülerini dünyanin bittigi yere kadar
    Turist bekleyip duruyordu birileri
    Kalbim sendedir diye titreyip dururken
    Günesten tutusmus kavrulmus askin aycicekleri

    Seyfi Karaca…………Temmuz / 22

  • tımarhane duvarı18.07.2022 - 13:48

    …….
    NIHiLiST TOHUMLAYAN CÜNÜP HARABE
    …….
    Varsan yoksun
    Biliyorsan cahilsin
    Görüyorsan kör, duyoyorsan salak, düsünüyorsan hayvan ya da mahluk
    Yasiyorsan yoksun hicsin ölüsün
    Inanmamakta bir inanctir, fikirsizlik de fikrin daniskasidir
    Baskinin korkunun caresizligin fabrika ürünü
    Rus patentli,
    Modern dünya köleligini kimliksiz toplumsuzlugun
    Iradesi beyni bilinci karmakarisik
    Ve fikri niyeti korku kabus cinnet gösteris ve tüketim bagimliligiyla
    Morg cukkasina alman ingliz amerikan fransiz rus ortak karsim narkozundan
    Bilmek asla mümkün degildir diyen nihilist manyaklari gibi..
    Baskinin korkunun caresizligin her yerdeki fabrika türünü
    Akla fikre ilime bilime kör ishal ve kilitli
    Süresiz zamana modernlesmis köleligin insan tipinin
    Kandirip inandirmaya bedenden sizarak bilinc altina sokulup yerlesen
    Hastalikli depresyonlu insan halini sürekliligin hicbir saygin degeri olmadigi
    Güvenini ilgisini insanliktan sogutmus öldürmüs
    Mutsuz dengesiz deplek ve düzensiz
    En uygun uyusum usakligina sormadan sorgulamadan
    Tüm bildigi ve biriktirdigi yetenekleriyle birlikte
    Itiraz etmeyi unutmus,aklini mantigini cöpe atmis morg molozu haline
    Hele ki de aydinlanmanin ilericiligin tam tersine
    Dengeli düzgün olan herseye düsman
    Var gibi duran gürünen herseyin aslini esasini reddeden
    Kabusun dibinde hicligin kovugunda silikligin korunaginda
    Kabiz gercekse de yalan , varsa da yoklara afyonkolik hayal ..
    Kabiz ahmakliksa da mezarliktaki cikmaz, insanina benzer ören tertibarlarla
    Cökük yikik tesisler asilayip alistiran
    Pisikopatliga talip kabuklara saklanarak zindanlasmayi kutsadigi
    Paris cadde sokak bar birahane cadde ve sokaklarindan
    Dünya globusuna,
    Sartre Simone ikili ikonlugunun bireysel özgürlükler balgamiyla
    Darmadagin olmus tekil küslüge
    Damperli yalnizliga
    Ve kozmik toplumsuzluga klonlayan
    Erih From burjuva koministliginden detay calisip, ayni dipsizligin kulpuna köküne
    Dünyayi terkettikce herseyin esitlenip düzelecegi fikrini vaftizleyen
    Sabit noktada sadik yedek ve esastan köle
    Patron tanrilarin afyonladigi cöplüge uyustukca markalasip marketlesince
    Üstünü rus patentli nihilizmin yontup civataladigi,
    Bütün dünyayi ve insanligi düsünüp derdine care arayan
    Akildan mantiktan sorumluluktan bilgiden cesaretten özgürlükten
    Bilgiden ve teorilerden bikmis yilmis yozunmus
    Ruhsuz onursuz kimlik ve kisiliksizlige kayip
    Hem de kacak
    Hem de toplu intiharlarin nihilizmini yani..
    Sapkinligina tanri gibi tapanlarin Nitcheden tarayip sorarak
    Bozuk denklemde gücü gücüne yetenin olsun dünya
    Üstte kalana cöp tenekeciligi etsin veya ölsün gebersin,
    Altta kalanin cani ciksin uyusturucu dozunu ulayip ekleyen
    Otamatik kafa ve plastik cerrahi piliyle calisip bicak cizgisine paralel
    Köpüklerin ve bilinc alti kusuntularinin gönüllü kul ve kurbanligina
    Hayran imrenik bitik ve yatkin
    Patron tanrilar pavyonunun gözdesi
    Ve sekreterlendigi cikar cevrelerini koruyup kollamakla
    Secilmis adanmisliga formatli yeminli
    Anarsistlik afyon bagimliliklarinda ve yesiller siyasetinde batidan doguya
    Kartlarda dairelerde ve katmanlarda
    Kedilerin insanlastigi, insanlarin kedilestigi
    Fakat hic bir canlinin kendini yasamadigi
    Mutsuz muhtac gerilimli hastalikli sorunlu depresif aktiflerden
    Ve kiyamet gününü gösterircesine param parca hücre ve kafeslerden
    Siyasetin tarikatin paranin gösterisin eskiyen giysiler kadar dayanmayan
    Iradesi idraki sevinci varligi patron tanrilarinin yazip bozduguna tesis ve tahsis
    Istanbul izmir antalya mugla yanip tutusup kirlenip cöllestikce mesela bizde
    Kücük büyük cikarlara
    Kafasinin keyfine göre din iman tanri kanun ve ilah uydurup
    Kimse hic birseye inanmayan ayarda uyarda nihil..
    Bütün kisilik ve karakter bozukluguna dair kendi kendini ihbarlayarak
    Cennetten bir muntazam köseli katalog
    Ve müstakil kabir manzarasi secip bodrumdan datcaya
    Datcadan focaya
    Dalyandan didime, marmarse, yahut ölü denize
    Bütün kiyilari koylari ve körfezleri
    Harap viran etmekte hic bir ihtiyati itirazi inanci ilgisi ve itibari kalmamis
    Insanlik ve toplumsal cürümüslügüne
    Harac mezat cünüplügün…

    Seyfi Karaca………Temmuz / 22

  • tımarhane duvarı11.07.2022 - 18:01

  • tımarhane duvarı11.07.2022 - 17:56

    Irlanda ki, gerek cografi ve gerekse sosyal siyasal yahut kültürel tarihi olusum ve gelisimini Türkiye kosullariyla uzaktan yakindan hic bir ilgisi benzerligi ve özdestigi damarlari ve noktalari olmayan uzak mesafelerin soguk ilklimleriyle, Milet`ten Misirà, oradan Ispanya`y ave oradan da Irlanda`ya sürekli bir kovulmuslugun sürgünleriyle sürüklenip tasinarak, Akdeniz kökenli toplumsallik macerasini kuzey Avrupa deniz asirisinda ve ADA ÜLKESI baglaminda sonlandirip bitiren; ( tipki ODESA´dan ILYADA`ya Homeros deniz serüvenciligi gibi ) Britonlar`in,Keltler`in,Viking`lerin, Romalilar`in, Normandiyali`larin, Angillar`in, Saksonlar`in buzullar cözüldükce ortaya cikan kara parcasina istilaci olarak yerlesip -en son gelenin daha önceki gelenlerle sürekli daha yeniyi kaynasip karisarak – Ingiltere ( Büyük Britanya`yi ) devletini kurup örgütledikleri homojen yapiya hem satihtan hem icerden hem köseden hem dipten damardan bagli ve ait; sarsilip savrulmalarla tarihsel hikayesini yazmis bir ülkedir. Topraklarini Ingiliz istilacilarinin keyfine sevkine dagitimina yönetimine hakimiyetine ve idaresine teslim etmis, siyasal sosyal bütün irade hükmü kölelik kosullari baglantili kanun nizam düzenlemeleriyle kendi hayatinin ve ülkesinin KIRACISI olma kosuluyla, zaman zaman cikan aklanmalarin kan gövdeyi götüren ölüm zulüm katliamlarla sonuclanan yüzyillar boyu ezikligin, yenilmisligin, bozgunun, ,bunalimin yokluklar cileler hastaliklar kitliklar ve sefaletlerle besledigi -yer yer kücük kazanimlarla birlikte – eskiye boyun egme sürecleriyle gecip geldigi yirminci yüzyilin ilk ceyregine kadar inancindan secme secilme hakkina kadar dayatilani yasamak zorunda birakilan bir travmalar silsilesi toplamidir Irlanda.

    Sin Fein`den Irlanda Kurtulus Ordusuna ( IRA ) hic bitmeyen tamamlanmamis bir yazginin, neredeyse tüm dünya Katolik`liginin en koyu merkezi Irlanda oldugunun itibasini uyandirip kanaatini yerlestirdigi ve kaybettigi her seyi karsiliginda hic degilse gibisine -icine gömülüp kendini korumaya zirhlanircasina - Ingiltereye uyusup benzedikce benzemeyen ayriligin DiNSEL DAMARiNA en cok sarilarak, sindirilmis susturulmus her yere Protestanligi yerlestiren baskilara karsi yüzyillarca süren ayaklanip direnmeler sonucu, kimlik mücadelesinden siyasal sosyal hakka hukuka varincaya degin bin dokuzyüz yirmilerde ancak Ingilz Toplulugundan Serbest Irlanda Cumhuriyeti adiyla ama kuzeyi ünlü Belfast catismalarina terk ve teslim, henüz yakin zamana kadar da Ingiliz Kraliyet Ailesi kanun kural keyfiyetinin vali eliyle buyurup yönettigi bölünmüs Irlanda, - ardindan Güney Afrika`ya örnek olmaya- bagimsizlarak otonom özgürlügüne kavusturuldu.
    Ahmet Hamdi Tanpinar`in felsefe anlayisindan ve yazim bakimindan etkilendikleri ilkler arasinda olan James Joyce hem yazar, hem sair, hem ögretmen hem de yapilanlarin yahut yazilanlarin elestirmen yorumcusudur. Yani Tanpinar`la özdesen bir cok ortak nokta ve benzerleri vardir James Joyce`nin . Fransa, Avusturya, Maceristan, Italya ; Isvicre ve döne dolasa ayni noktalara tekrar tekrar yeniden tasinip göcerek kütüphanelerden üniversitelere calisma ortami bulup makaleler yazip ögretmenlikler yaparken, arta kalan zamanlarinda romanlarini ve siirlerini kaleme almis. Kör denecek kadar günden güne kötülesip isigi kapanan göz hastaligina kizinin ruh hastaligi ve hayat arkadasi Nora`nin baskasiyla düsüp kalkmasi bütün bünyenin cökertici iflasina yol acmis.
    ( Tanpinar`in Huzur Mirasindan basligi altinda yazdiklarimdir )

  • tımarhane duvarı02.07.2022 - 14:04

  • tımarhane duvarı02.07.2022 - 13:57


    CÜNEYT ARKIN KARDESLIGINE ve ONURLU ANISINA
    ……..
    Ses isik haraket ve görüntü bütünlügünün ortak kesisim noktasi SINEMA; ele alip isledigi ve gittikce artan konu cesitliligi, oyuncu kadrosu, cekim ve gösterim teknigi bakimindan bindokuzyüz altmislara kadar kendi basina ayri bir sanat kolu sayilmayan; vakit gecirme ve eglence araci olarak biliniyordu.

    Ses…her dalga boyu yaklasik bir bucuk metre olan titresim damlaciklarinin kesinlikle hava olmaksizin ilerleyip yayilmasinin mümkün olmadigi, sürtündügü engelle karsi disari cikan enerji aciginin en kalin frekansinin on alti Hertz, en yüksek firekansininsa yirmi bin Hertz araliginda oldugu; seslerin üst üste binip birbirine karistigi oktavlar, perdeler, armoniler ötesi uzakligaysa Ultrasonik cagrilar ve cigliklar seslenip yankilanir. Ses, etkiye karsi tepki direncini ortaya cikaran bir enerji salinimidir.

    Isiksa saniyede ücyüz milyon metre yol alabilen hiziyla sesin sadece havada yayildigi ücyüz kirk metre eko akustik resonans yahut TINI mesafesinden onlarca kat cabuk ve saydam olan her yerde yayilip ilerleyen hemence yakin bir yerdendir.

    Her iki olusumun yapisini ve kaderini tayin edip belirleyen Haraket kaynagini, debisini, devinimini ve olusum gelisim sürecini toplayip bir araya biriktirince, baslangicta sadece üstüste binen fotograflarin sanki duragan cisimlere canlilik ve kesintisiz takiplilik hissi veren; gözdeki AG TABAKA yanilsamasina göründükten sonra daha bir müddet üstüste binen fotograflari bekleterek beynin haraket ediyormus algisini canlandirip uyandiran seyir halinin kisa tanimlamali tarifidir SiNEMA. Fotograf Tüfekleri`yle ise baslayip, ondokuzuncu yüzyilin sonlarina dogru ( 1885- 90 ) saniyede kirk fotografi Seliloit makaralara sarili ve ardarda oynatmanin ilkel olusumundan gelisti büyüdü bu öykü.

    Daha sonralari Thomas Edison`un sesi kaydedebilen Fonograf; ve görüntüyü saklayabilen Kinetograf makinalari sayesinde Kinetostop gösterim aygitindan hem sesi hem isigi birlikte iletip aktaran, fakat sadece tek kisinin dürbün merceklerinden izleyebildigi, isik yetersizligi yüzünden de donuk -bulanik fotograf kayitlarinin oynastigi onbes metrelik film seridi üzerinde kesintisiz gösterimler hizla dünyayi sarmis. Bundan on sene sonraysa ( 1895 ) hareket halindeki olup bitenleri kadedip oynatan; yaklasik on kilo agirligiyla hem cekim yapip, hem oynatip, hem her yerde seyyar götürülüp elden kurulabilinen SINEMATOGRAF bulunup gelistirilmis. Ki bu, günümüzce bütün özellikleriyle taninip bilinen SINEMA tarihinin en köklü ve resmi dogum yillaridir. Sinematografya`yi Fransizlar bulup gelistirdigi icin günden güne sanati sözü kadrosu teknigi pahasi pilatosu büyüyüp geliserek güzel sanatlara görsel etkileyiciligi ve toplumsal iletisim gücü bakimindan cok yüklü masraflar harcayarak bekledigi kazanci elde etmenin uzun yillar boyu pazarini Fransi`larin elinde tuttugu sanayi koluna ve eglence endüstrisi carkina evrilip dönüstü sinema.

    Yilarla birlikte yapim cekim ve gösterim firmalari artirip cogaltan, nikelden yapilma degeri en düsük paralarla girilip seyredilebilinen Nikledeoen gösterim salonlari serisinin ülkenin her yerinde mantar gibi cogalip yayildigi, Amerikali`lar ìn HOLLIWOOD film cevrim carki devralmis bu hayal fabrikasindan dünya yapmaya -insan algisini oyalayip oynatmaya - dönük piyasa pazarini.Bindokuzyüz yirmi yedilere kadar sessiz filmle, film boyunca ya oynayan resimlerle uyumlu kaydedilmis pilaklarla, veya kirk kisilik orkestranin caldigi, alt yazilarla filme ara verildigi ve yaklasik alti bin kisiye kadar yer yer varan büyük salonlarin tek makaralik, on dakikalik ve yedi film birden ardarda oynattigi dönemler biletli gisesine Caharli Chaplin ve Mary Pickford`un milyon dolarlik anlasmalar yaparak, bindokuzyüz otuzlarda Film Stari dönemi baslamis. Ayni dönemlerde hem sesli hem de renklige gecilmis. Ilerleyen yillarda artik toplumsal iletisimin vazgecilmezi olan sinema, perdede görüntüyü iki bucuk katina cikararak teknik kurgu yapim yönetimde sinir tanimayan sürekli yenileri denemenin Sinemaskop donanimli seviysine tiren soygunu veya fabrika cikisi sessiz konusuz renksizliginden büyüyüp gelisip; film yildizlarinin ve yapimlarinin astronomik rakamlari buldugu sirketler ve yapimcilar eliyle, Caz Sarkicisi`yla baslayan, Kadinlar Celladi, Hal ve Gidis Sifir, Büyük Aldanis, Oyunun Kurali, Hayvanlasan Insan, Yurttas Kane, Gazap Üzümleri, Benhur, Cephede Eglence, Taksi Soförü, Baba, Kisa Görüsme, Rihtimlar Üzerinde, Atlari da Vururlar, Western Serileri, Bisiklet Hirsizlari, Sonsuz Sokaklar, Kizil Cöl, Nalin Agaci, Bayram Günü, Yasak Oyunlar, Serseri Asiklar,Hirosima Sevgilim, Ücüncü Adam,Kiyamet, Tepedeki Oda, Öfke, Pazar Sabahi, Pisiko, Terminatör, Roky gibi, yer yer savaslarla vetelevizyonun hayata girmesiyle ve ekonomik krizlerle agir hasarlarla bozulup bogusmak zorunda kalsa da sürekli alistigi kaliplarin disina cikarak teknolojinin büyüleyip etkileyen yanini da kullanip tipki romanci -sairlerin kalemi gibi sinemayi cekip oynatmanin, konusu komedi dram korku aksiyon gerilim bilim kurgu yahut cizgi filimlere kadar cesitlenen, cogu kamera icinde animasyonlasarak dis dünya ile neredeyse hic bir iliskisi yahut kontagi olmayan soyut silik yalniz iliskisiz cagina uygun yabancilasmanin bireysel hikayelerini harcadigi masraf üzerinden ve seyircinin gise ilgisine göre icinde PISiKOLOJISI BOZUK siddet unsuru mutlaka barindiran, insandan uzak, toplumdan kopuk, uzun süreli sessiz ve duragan yahut tam tersi sürekli hareket edip yerinde durmayan resimlesmeye geri ( fotosgraglara oynamaya ) döndü sinema..

    Bütün bu devri dönüm dolasimlarla Tiyatro`dan Sinema`ya, Sinema`dan Dizi Furyalari`na tüm sosyal siyasal ekonomik ve KÜLTÜREL degisim dönüsümlerini ücretini ödeyenlere göre kaliba girerek Gise rekorlari kirmanin her türlü toplumsal bozulmusluguna Akil ADAMCILIK yaparken ayarli uyarli ses isik görüntü ve fotograflari birbirinin üstüne yikildikca hic bir özgünlügü kalmayan ARTISTLIGiYLE filim ve makara, sevgili CÜNET ARKIN, Cumhuriyetin aydin yüzü, cesur yüregi, yetinmesini insan degerliligiyle tartip ölcen fedakar cocugu ve essiz emsalsiz efsanesi olarak, doyumsuz acgözlülüge terkedilen bütün carklara karsi direnmenin sosyal bilncini, insanlik vicdanini, karakter sahibi kisiligini, özgür iradesini, özgün bagisikligini, yetiskin sosyo kültürel kök ve baglarini, sevgi saygiya bagli aklin fikrin aidiyetine sorup danisarak, Sinemayi sadece görsel eglencelik toplanma ve dagilma yeri ve zindani olmaktan cikararak, ülkesinin ayak basmadigi sesini duymadigi derdine sorununa dokunmadigi icten ve özden kavrayip kucaklamadigi hic bir yerini yöresini öksüz kimsesiz birakmayan insanligi inandiriciligi ve samimiyetiyle, hepimizde bütün yüreginden koparip karsiliksiz bir mutluluga sunup verdigi ögretici egiticiligi vardir hem duygusal ruhumuzda hem de bedensel damarimizda.

    Onun tarlalari otlari cicekleri yaylalari dereleri irmaklari vadileri ekinleri nohutlari, bizimle özdesen bizim akil fikir duygu dil ve yakinligimiza zerrece uzak yabanci igreti yahut kenardan - gise biletinin getirisini en sinsi ve ucuz yollarla kapip kacmaya insanligini bozup berbat etmeksizin- ayrisiz gayrisiz yurt ve kültür bütünlügünün haktan cesaretten onurdan haysiyetten vicdandan hukuktan asla ve hic bir sartta vazgecmeyen, asgeri irgatligin azap gündeligiyle yahut fabrika yövmiyesinin adaletsizligine, ölmeden ölüme terkedilen sokak cocuklarina, issizler ordusuna, emekli kimsesizligine, yoksul- sefiller topyekün apartmanlasma ve avemelesmesine, uyusturucu mafyaciliginin kirli kanli carkina, haydutu haramisi bol carpik yapilasmanin talanina vurgununa, kendi villa kösk ve saraylarda toplumundan ve hayat gercekliginden habersiz siyasetten tarikata ve cümle bogazici ayricalikli imtiyazcilarina, bes alti maasli … hin despot pusta kahpeye pezevenge hirsiza yolsuza ve cümle ihanet sultasi sebekelesmeye, sinemanin en güzel dili durusu tavri tepkisiyle diyecegini dedi davranacagini insanligiyla güzellestirdi sevgili Cüneyt Arkin.

    Büyük Sinema, Alemdar Sinemasi, Tas Sinemasi, Ogulcuklu Sinemasi, Istasyon Sinemasi ayaz buz tipi engel bilip dinlemeden kapali balkon ve salonlariyla; Sahabiye , Gazi Osman, Istanbul Oteli gibi sayisiz üstü acik sinemalariyla, KAGNI SeSi`inden Amele Pazari`na kadar giden kale burcunu yogun kuleler hisarini sokak ve caddelerinden faytonlarin gectigi öksüzüyle birlikte yürüyüp bilinmeze giden hayatin tüm kötülklere karsi yüregini ortaya koyan yigit cengaveri ve insan kalbine sarip yüklenip hem insani hem de güzel ülkem hayalini hic bitmeyen hasretlere saklayip tasiyan SiNEMA KUNDAGINDA dogup büyümüs herkesin hayati kadar yakin yüzüydü sevgili Cüneyt Arkin.

    Sanki bir yaz yagmuru oldu….esti gecti göctü gitti, her göz yasinda yaga yaga gönül bagimizdaki sevgili kardesimiz Cüneyt Arkin. Anisina ve sevgisine sonsuz saygiyla..

    Seyfi Karaca…….Haziran / 22

  • tımarhane duvarı29.06.2022 - 18:52

  • tımarhane duvarı19.06.2022 - 16:27

    Oooo böyyük apla, guccük abi, nabersin böyle öylece..?
    Kavun karpuza, ammman diyim amman, göbek tasinda hararetli bunalimli günlerin, kurnasi muslugu hamam ayni tas ayni ve cemberden gecen kasnagi kirik kostagi bozuk carki viran hep degisik degisik zembereklerle, ohhhhhho bakiyorum da böyyyük hanim apla guccük abi ortanca falan filan, kütürr kütür, carsidan bazardan ofisden galeriden, insanligi yutup berbat eden kalabaliklarla cenge tutusup harp ederek yasam mücadelesini sinir uclari zayif; öfke kabarcikleri dollu dolu bolca sismis duman , topuklari da mayasir, ayaklari kütük, asabi bozuk, morali siziiiim sizim catacak yer arayan can kurtarma islemiyle, dünün öldüm öldüm mesaisini bugün ögleye kadar , yarin hicbir zamana, ciplak ve yalniz kalan yerlerini iyyce bir tuzlu suya koyup oooooh söyle bir güzel Allah rahmet eylesin fena degildi en son camekandan gecip giden lokanta magaza kuaför butik hastahane ve ambulans diyerek, söyle bir bakiyorum da kütür kütür yazilani silme merakina hayat ömrü kirpilip kesildikce kökten dipten vadesi daralan insanligin kisa metrajlisini yaz boz edercesine, henüz biyigi terlememis guccük abi yahut yasta gamda boydan gramdan dekor büyütmüs böyyük apla veyahut ortaya karisik, hepsinden ücüncüsüne, sileceklerin pistonu tozlanmistir belki de amman simdi bu sicak basmalarinda kavuna karpuza haaa, eyvallah gülüm canim, eyvallah..!

  • tımarhane duvarı19.06.2022 - 15:58

  • tımarhane duvarı19.06.2022 - 15:55

    ……
    YAZ ISKELESINDEN KiRAZ BAHCELERINE 2
    …….
    Romanlar, Zihinsel ve Bedensel Özürlüler, Escinseller, Siyasi Muhalifler ve Kafa tasi Boy Beden Ölcüsü milimetrik kumpaslara göre uymayanlari TOPLAMA KAMPLAR CELLATLIGINA gün boyu birbirini isleyip gözetleyip muhbirlemekle – herkes herkesi perdelerin ucundan bakarak ve duvarlarin fisiltisini dinleyerek- her atilan adimin ve ayak sesinin nerden nasil nicin kime yahut nereye yönelip yoruldugunu muhbirleyip kayda gecirmeye ve takip etmeye birbirini kontrol altinda tuttugu; ve savas bittikten sonra, güya, savas süresi boyunca bütün olup biten ölüm zulüm vahset dehset katilligi ve eskiyaligindan hic haberleri olmamisligin,sadece verilen emirleri ve burulan zorbaliklari yasayip yerine getirmenin masumiyet karinesini ve madurluk kostümünü giyip kusandi ve takindi, Hitler mezalimine yardim ve yatakcilik eden ve karsit tepkisi yüzde biri bile bulmayan topyekün Alman toplumu.

    Öyleki, bütün gün kafaya ve kalbe nisan almayi mümkün olan en iskalamasiz mesafeden, özel egitimli ve yogun uygulamali etüt metot katliam katilligi pratiginden gecerek, barut israfi kursun zarari mermi ziyani kapsül masrafi tetik ve namlu yipranmasi olmasin diye, kundak ve kucak cocuklarini annelerinin cirilciplak vucuduna baglayip, hedefini sasirmayan tek atista ve atis noktasina göre kalbini kaburgasini suratini boynunu kafatasini ve beynini ölenlerin ölmeden evvel kaziyip estikleri cukuru kan gölüne ve dolduran cansiz insan cesetlerine param parca ettikleri , her katliam bitiminde ve molasinda ellerini yüzlerini yuyup kurulayarak silindiklari havluyu kancasina astiktan sonra, ütülü ve bakimli elbiselere girerek günlük hayatin eksik gedigini konustuklari icki ve iskambil masasinin gayet siradanliginin en mahluk mesai devir teslimini yapiyorlardi, derme catma insanlardan toplayarak cehennem zebanisi canavar ve caniligin katlettikce bütün insanlik deger ve ölcüleri ölümden baska hic birseyi duyumsayip önemsemeyen manyak ve hortlak makinasina dönüstügü, Hitler mezaliminin ölüm birlik bölük manga ve infaz timleri.

    Ve savas bittikten sonra POLIS BATALYONLARI adiyla ünlü bu Ölüm Manga ve Bölükleri`nden hic biri kurulan NÜRNBERG savas suclularini yargilama ( daha sonralari Birlesmis Milletler bünyesinde LAHEY ADALET DIVANI olarak kurumsallasti ) mahkemelerinde istisnais tek tük hapislik cezasina carpilanlarin disinda hic biri, isledikleri kundaktaki cocutan bastondaki ihtiyara kadar bütün gün boyu vagon vagon ve kamyon kamyon sürüklenip getirilerek hizaya dikildikleri toprak yiginlarindan cukura devrilenlere yoruldukca sapkinlik artiran mesai degisimleriyle, tek atisi kesinlikle hedefini sasirmayan kursunlara dizerek,olan bitenlere dair namlusundan ölüm kusan sabika sicilinin bedeliyle yüzlesip ödesmedi. Tam tersine kendilerine emredilip buyrulani yerine getirdikleri sebebiyle, sorgusuz sualsiz öldürüp hayatini söndürdükleri milyonlarca insan kadar kendilerinin masum ve madur oldugunu savunageldiler hep.

    Savas bittikten sonra KONRAD ADENAUER ikili anlasmalariyla, taa ilk sanayi devriminden beri endüstri kartelleri ve pazar piyasa TEKELLERi ülkelerin ana devet damarini ve tplumsal carkini tek basina esas güc ve kuvvet olarak yapip yönettigi üzere, savasin yenen BATILI SILAHSÖRLERI ortakligin diger DOGU cephesini gönüllü Rus Teritoryumluguna birakarak, FEDERAL yönetimli Almanya kismina `bize bagli ve anayasasi degismez itaatlilikte kaldigin sürece mal üretir, ürettigini satar, sattigindan kazanir diledigin gibi gelisir kalkinirsin ` kisa özetli yazili metinlerini kayda gecirip parafe ettiler. Sonra Marsal pilanli bu yoldan MADE IN GERMANY dünya markasi üretilip palazlandirildi. Berlin Duvari yikilmak icin Glastnov Perestroykavik Görbacov iskambil karma oyunuyla ruslardan satin alindi.
    Ilerleyen zamanlarda Hitler örgütünden kalanlariyla Polis Teskilati ( nami deger Polis Devlei ) her türlü yapay zeka teknolojik donanimli ve Mobese kamarali yoldan ilerleyip devam etti.

    Sonra sonra daha özgür daha özgün daha kendince davranmaya ekonomuden siyasete kadar kendi bildigi anlasma ve imzalara egilip yönelince ( Helmut Kohl`den Angela Merkel `e kesintisiz süreclerle) Almanya, Donald Trump hususi dosyaya ve zirhli ehir zembereklerle ucup geldi, Savas Suclulugundan kalma `Ebediyyen Merkeze Bagli` ligin `bana artislik yapma ` yazili metnini ve anayasasini hatirlatti.

    Onunla da yetinmeyip UKRAYNA savas silah ölüm zulüm oyununu iskambilleyip kurdu karistirdi. O ki, firsat bu firsat deyip, Ikinci Dünya Savasi sonrasi sinirli silah ve askeri donanim boyundurugundan kurtulmaya, yüz milyar yuro`luk ( insanlarin birikmis sorunlarina hayat pahaliligini zirveden zirveye tasiyarak cevap verirken ) özel bütce ayirip ve para bozdurdu yillardan sonra ilk defa Almanya.
    Zavallilik bildirisi ve Maduriyet dilenciligi genelde KORKU YAYARAK sürü pisikolojisini en basit ve kolay yollardan keyfi idareciligin sinirsiz kanunsuz kuralsiz bütün irade ve degerlerin üstünde kendi bencil bagnaz hastalikli ve sorunlu menfaat düskünlügüne dayali keyfiyetini önceleyip öne cikaran ve her türlü yalan dolan dümen talan tarumar soygun sömürü ISTISMARCILIGI kurumsallastirip yaygin yerlesik dokunulmaz-sorgulanamazligin DESPOT hükümranligini dogurur besler ve büyütür.

    Aciyla öksüzlükle caresizlikle yatip kalkan , kaderin kayginin endisenin zalim zulüm ettigi ayarda huc bir istisna birakmaksizin aciyanlarini baskada hic bir duyum ve duyarliliga ilgi ragbet hayal duygu his haz doyum düsünce gayret ve tedarik gütmeyen, istismarin her cesidini tohumlanip dogurarak kisir kurak ve en son yapay zeka rahmine salacalanip salasi okunan, robotkesligin acinacak durumlarina ezer bozar benzetir.
    Aciyla yorgulup tüm olumsuzluklari bas taci eden FAKiR-FUKARA söylemli din siyaset eknomi sosyoloji felsefe akil fikir damarlarini kurutarak ORTAYA KARISIKLIGIN medyatik furyasini magazinleyerek, diye gide askerligi dahi parasi olanin yükümlülügünü satin alip olmayanin kütükte ve kanunda hükmü yazili hizmete mecbur tutuldugu TOPLUM ZÜMRELERi ARASI AYRICALIGIN veya IMTIYAZCILIGIN fakir fukara edebiyatindan boy verip BOP kulvarli salvolarda `bana artistik patanaj yapma ekonomini bir fiskede yerle bir ederim, parayin puluyun yerini biliyorum` mafyasini medyasini tarikatini tefecisini borsasini bankasini tüsiadini müsiadini cetesini mütehidini mimarini mühendisini gammazini, yargisi yasamasi ve yürütmesi tek elden, vara gide kirli kapakli islere poz verip fiyaka kestigi Sezgin Baran Korkmaz filanlar otel motelyalarinda servete bogulup sür saltanatlara hep MADUR ve her isledigi sabika siciline masum, sorun algisi kendi basina buyruk, toplum ve dünya gercekliginden kopuk en hakim noktalarda ülkeye devlete millete hükmedip, yikim yagma ihalelerine imar ve ihya oldular.

    Oysa hic bitmeyen gözelerden kurnasiz musluksuz fiskirip kaynayan, zaman evla cicek elvan asma yapraklar koruktan üzüm olmaya alinterinin esirgenmemis boncuuuk boncuk güzellik isleyen satinda gerdaninda, salkim sacak teveklerin sürgün verdigi; ve yüklüklerin odalarin öermelerin toprak ve tastan evlerin ne güzel avlusuydu, bagbahcelerinde kavun karpuz kesen kiraz koparip kaysi kurutarak yazdan güzden ve yazida yabanda gökyüzündeki bölük pörcük buluta, yer yüzündeki topraga, gönül baglayip ucurtmalar ucururcasina, ucaklarin kirine pasina takilmadan evveli güzelligin cagrisna istirak ve itibar eden davetle,; ve Allah Rahmet Eylesin demeden evveli temellice insanliga ve dünyaya..

    Seyfi Karaca………Haziran / 22