dünyanın; çizgili pijamasının beli sıkmıştı ki, gevşek bir don lastiği ile değiştirip, ayırmıştı gövdesini ikiye; /kuzey, güney, savaş, sıcak, soğuk, erkek, kadın, aşk/
dünya öyle kurallı ve tertipliydi ki, yoktu tahammülü hiç dağınıklığa, her şeyi planladı, kurguladı; ölçtü/biçti/tarttı ve; /denizlerin, ülkelerin, göğün, toprağın, aşkların, insanların, hayatın/ kenarlarına makine çekti ve kesti sarkan iplikleri,
dünyanın öyle usta elleri vardı ki, ve öyle güzel dikmişti ki herkesin göğünü kendine; /kimseye, bir başkasının göğündeki turnayı sevmek, hakkını tanımıyordu…,
oysa meşk, dudaklarındaki esrarlı cigarayla, özerkti dünyadan/ başına buyruk ihtilâl adımlarıyla, yürüdü; onun gök kubbesine, ve ama evet, dünyanın öyle usta elleri vardı ki, ve öyle güzel dikmişti ki herkesin göğünü kendine/ kimseye, bir başkasının göğündeki turnayı sevmek, hakkını tanımıyordu…;
oysa mey, dudaklarındaki esrarlı cigarayla özerkti dünyadan ve başına buyruk ihtilâl adımlarıyla; yürüdü, onun gök kubbesine, bir izmariti çiğner gibi, bir leşi tepeler gibi, bastı başına, kutupları ve ekvatoruna kadar, kirli postalarının izini bırakarak, had bildirdi atmosferine, ah;
Turrnalar edebiyatımıza girmiş sadece bir simgedir.İetişimin olmadığı devirde Gurbet te olanlara kalpten gelen duyguları iletmesi için insanlar onları iletişim aracı olarak görmüşlerdir. Günümüzde ise.bilgisayarın tuşlarına basmak yeterlİ. şimdiki turnalar olsa olsa uydulardır.
dünyanın;
çizgili pijamasının
beli sıkmıştı ki,
gevşek bir don lastiği ile değiştirip,
ayırmıştı gövdesini ikiye;
/kuzey,
güney,
savaş,
sıcak,
soğuk,
erkek,
kadın,
aşk/
dünya öyle kurallı ve tertipliydi ki,
yoktu tahammülü hiç dağınıklığa,
her şeyi planladı, kurguladı;
ölçtü/biçti/tarttı ve;
/denizlerin,
ülkelerin,
göğün,
toprağın,
aşkların,
insanların,
hayatın/
kenarlarına makine çekti
ve kesti sarkan iplikleri,
dünyanın öyle usta elleri vardı ki,
ve öyle güzel dikmişti ki
herkesin göğünü kendine;
/kimseye,
bir başkasının göğündeki
turnayı sevmek,
hakkını tanımıyordu…,
oysa meşk,
dudaklarındaki
esrarlı cigarayla,
özerkti dünyadan/
başına buyruk ihtilâl adımlarıyla,
yürüdü;
onun gök kubbesine,
ve ama evet,
dünyanın öyle usta elleri vardı ki,
ve öyle güzel dikmişti ki
herkesin göğünü kendine/
kimseye,
bir başkasının göğündeki
turnayı sevmek,
hakkını tanımıyordu…;
oysa mey,
dudaklarındaki
esrarlı cigarayla
özerkti dünyadan
ve başına buyruk ihtilâl adımlarıyla;
yürüdü,
onun gök kubbesine,
bir izmariti çiğner gibi,
bir leşi tepeler gibi,
bastı başına,
kutupları ve ekvatoruna kadar,
kirli postalarının izini bırakarak,
had bildirdi atmosferine,
ah;
japon kültüründe bin turna kuşuna dair bir hikaye geliştirilmiştir...
Atom bombası atıldıktan sonra ölümü bekleyen insanlardan çıkarılmış bir umut projesi de diyebiliriz buna...
küçük çocuklar kağıt katlama sanatından(origami) istifade ederek turna kuşu yaparlar...
ve rivayete göre ne zaman ki bin tane turna kuşunu tamamlarlarsa iyileşeceklerdir...
hastaneden o turna kuşlarının kanatlarında çıkacaklardır...
Ancak yazık ki o turna kuşlarını hiçbir atom bombası mağduru bine tamamlıyamamıştır....
Umut ama işte....
Turrnalar edebiyatımıza girmiş sadece bir simgedir.İetişimin olmadığı devirde Gurbet te olanlara
kalpten gelen duyguları iletmesi için insanlar onları iletişim aracı olarak görmüşlerdir. Günümüzde ise.bilgisayarın tuşlarına basmak yeterlİ.
şimdiki turnalar olsa olsa uydulardır.
szi bekleyen var bzm ellerde
bzm ele doğru gidin turnalar
tek dostumdur kendileri :)))
Turna yardan haber geldi eylenme.......