Aşksız kalmamalı insan,
Aşk ile yanmalı her yer ve her an,
Hayat nedir ki aşksız yaşanacaksa!
Dünya bağında bugün var yarın solup yok olacaksa.
Hain devşirme soyu, ciğerimi yakıyor,
Tapınak şovalyesi, yavrumdan can alıyor.
Kurmuşlar bin bir pusu, Mehmedimin yoluna.
Utanmaz ekmek doğrar, Aslanımın kanına.
Bu hain dışta değil, vatanımın içinde,
2- İşte o kitap, bunda şüphe yok, müttakiler (kötülükten korunacaklar) için hidayettir.
Kur-an, insanların Allah’a iman edip, emirlerine riayet ederek, nefislerinin ıslah ve terbiyesi adına, dünya ve ahiretlerini kurtarıp, koruyabilmeleri için, gönderilmiş olan saadet ve mutluluk, izzet ve onur rehberi ve kaynağıdır.
İnananları, inandıkları ve umdukları kurtuluşa kavuşturacağında da bir şüphe yoktur.
Çünkü Kur-an’daki bütün emir ve yasaklar, insan onuruna layık ve yüceltici esasları ihtiva etmektedir.
Bunun içindir ki batıldan uzaklaştırıp, hakka kavuşturan bir hidayet kaynağıdır.
4- Ve onlar ki hem sana indirilene iman ederler, hem senden önce indirilene. Ahirete de bunlar kesinlikle iman ederler.
Ve o muttakiler ki hem sana indirilen Kur-ana, hem senden önce indirilmiş olan İncil, Tevrat, Zebur ve sair suhuflara, insanlık ve insanlıkları adına bu ilahi mesajların muhatapları olan peygamberlerinde bil cümlesine iman ederler.
Gönderenin Allah, gönderilenin kitabullah, muhataplar adına ilk muhatap ve tebliğde vazifeli olan şahsiyetler ise Resulullah olduğuna inanırlar.
Allah’a, peygamberlerine ve göndermiş olduğu kitaplarına inanan mü-minler inançları doğrultusunda emr olunduklarını yapmak, nehy (men edildikleri) olunduklarını terke etmekle sorumlu olduklarından dolayı dini sorumluluklarının yaşam alanı olan dünyadan hesap zamanı olan ahrete gideceklerine de hiç tereddütsüz inanırı ve inandıkları gibi yaşama adına gayret ve fedakarlıklarda bulunurlar.
5- Bunlar, işte Rabblerinden bir hidayet üzerindedirler ve bunlar işte felaha erenlerdir.
Bunlar öznesi ile işaret olunan, insanlar içinde seçkin bir sınıf oluşturan Allah’a İman, İtaat, Muhabbet ve İtimat vasıfları ortaya konulmuş olan muttakiler; Yaratıcılarının yaratış gayesini idrak edip, O'nun rızasını kazanma amacını yaşam gayeleri gördüklerinden; yaratılış gayeleri doğrultusunda yaşayanlar, hayatlarına anlam kazandırıp, tabiatın, tesadüfün, ve kendi kendine oluşumun anlamsız, amaçsızı, kahredici yalnızlığından, kalp ve ruhun hezeyanlarından kurtulup;
Allah tarafından ebedi bir saadet âlemini kazanmaları amacı ile yaratılmış olduklarının inanç ve umudu içinde var oluşun ruhlara kazandırmış olduğu sonsuz mutluluk ile hayatı sonu sıfır olan dramatik bir sahne oyunun, zorlu işlerde çalıştırılan bir esir kampı veya idam emrinin verilip infaz gününün beklendiği bir esir kampı olmaktan kurtarıp, saadet saraylarında ebedi yaşanacak alenim kazanılacağı bir ticaretgah ve bir bekleme salonu haline getiren hidayet üzere olup, felaha kurtuluşa erenlerdir.
Vel ilm-u indellah lay-elemul ğaybi illallah.
6- Şu muhakkak ki inkâr edenleri uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir. Onlar inanmazlar.
Aklın göstermiş olduğu gerçekleri görmeyenler, vicdanın yüklemiş olduğu sorumluluklardan kaçanlar, kalbin hissettirdiği muhabbete eremeyenler; tembelliklerinden veya insan onuruna yakışmayan basit zevk ve gayrı meşru isteklerine esir oldukları için zaaf ve inatları yüzünden uyarılsalarda gerçeğe davet edilseler de inanma şanslarını kaybetmişlerdir.
7- Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözlerinin üzerinde bir de perde vardır. Ve büyük azab onlaradır.
Kendilerine sunulan sonsuz nimet ve imkâna mukabil, kötü düşünce ve isyan içeren davranışlarından, inat, inkâr, muhalefet ve düşmanlıklarından dolayı, gözleri gerçeği göremez, kulakları Hakk’a davet edici sözleri duyamaz olduğu, dilleri tepki gösterme çirkinliği içine düştüğü için kalpleri artık Hakk’ı kabul etme yeteneğini kaybetmiştir.
Allah, artık onların gözlerini perdelemiş, kalp ve kulaklarını mühürlemiştir.
Bu akşam, senin yanına geldim.
Dönüpte yüzüme, bakmadın niye,
Karşıdan bakarak, ağladım yine,
Sesimi kabrinden, duyarsın diye.
Ne toprakta bir ses, ne senden seda,
Bir var,
Sonsuz yoktan kuvvetli,
Bir tek doğru,
Bin yalandan kıymetli.
Bende aşık oldum öyle birine,
Meğer tüm aşıklar onu severmiş.
Canımı adadım kutlu yoluna,
Oda ötelerde yolum gözlermiş.
Karanlık geceme ışığım oldu,
Hislerime tercüman olan bir uslup tebrikler
Efendim bu güzel hafta için çok güzel dizeler tebrikler elinize yüreğinize sağlık
Evet Necdet bey Çok doğru Tebrikler