19.01.2014
Gecenin derinliklerine dağların tepesinden,
Kanat açıp uçar gider hasretler,
El atıp dokunacak kadar yakın bilse de,
Karanlığa dalar dalar susar geçekler.
Bütün arzı dolaştım bu gece,
Okyanuslara daldım,
Himalayalardan seyrettim âlemi,
Çin Seddi’ni adımladım boydan boya kaç kere,
Sulara daldım Akdeniz’de,
Kumsalları gezindim saatlerce,
Bana adres sormasın kimse başım dönüyor,
Tanımlayamadığım yerdeyim kendime göre,
Sağım solum, altım üstüm, başım sonum, varım yoğum,
Görebildiğim en yakın yıldızdan,
Aklının ermeyeceği sorular soruyorum.
İnsanız ha bir dil bilelim bilmeyelim,
İnsanız yeter ki göz göze gelelim.
İnsanız kaç günümüz kaldı dert değil,
İnsanız geldiğimiz yer önemli elbette,
Gideceğimiz yer geldiğimiz kadar,
Bilmediğimiz, sevmediğimiz yer değil.
İnsanlar yapsaydı ağaçları,
Olmaz bir para olurdu her dalı,
Kök içinde olurdu, bütün meyveleri.
Çiçekleri kilitler ve saklardı.
Anlaşılır dünyada anlaşılmaz felsefe,
İnsanlık ölüm saçan labirentlerde,
Günah kokan hayallere batmış güneşsiz çiçekler,
Şeytanda kalmış ruh,
Ve aşksız iskeletler.
İp atlayan bir çocuk, çağlar üstüne atlatıyor hayallerimizi,
Sevgiliye koşturuyor biatlerimizi, Miraca yükseltiyor secdelerimizi.
Şu düşen çocuk sevmeyi merhameti kardeşliği,
İnsan olmayı keşfediyor, sevmek için hem cinslerini.
Şu koşan çocuk topa vuran bütün kuvvetiyle,
Cemrelerdeki taşlarla yenilmeyen şeytanın,
Gecenin karanlığı derin mi derin,
Bittiği demlerinde her bir ereğin,
Kırkayak uzanır ışıklar sonsuza,
Gücün ve hayallerin bittiği nokta,
Ecel gibi kalıvermiş bütün şehir,
Ana karnı karanlık, yine gebedir.
Newyork’ta simgesi kaçısın,
Hürriyet abidesi.
Gerçekliğin haşmeti gönülden yaralı,
daralmış yüreği.
“Mazisi yok anılarda,
Aynı yerinden doğuyor gün,
Gece şeffaf aydınlığında boğacak, karanlığı,
Çiçekler yeniden kendine gelecek,
Buhar buhar hep ilk günlerine benzer.
Gözleri kamaştıran sıcak altında,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!