En kötüsü,
Karanlıklardan sonra,
Bembeyaz kardadır, körlük.
Renklerle uğraşmak müşkül,
Gündüzler biter,
Sevgi kadar yakıcı bir infilak aradım.
Cehennem şiddetinde hayali baharın.
Ateşler yakmayacak güzel bir yer aradım,
Gülleri açsın artık alevinde bu harın.
Üç yüz altmış derecede belirsiz rota,
Sonsuzu parçalamak ömür,
doğru tek nokta.
Bölünmeye muhtaç saliselerde,
Dem be demin ağır kaldığı,
her ana tecelli irade.
Nerede demir zırhla meydana çıkan eski düşman,
Garbın afakında bin bir kasvetle kapkara duman,
Kafalar binlerce derdiyle, bunalmış da zamanın.
Sonu hıçkırıklarla bitiyor her kahkahanın.
Altı yedi bin yıl evveldi beyaz çılgın dalgaların üstünde,
Manda tepiştiği, kuzu melediği ve aslanların, yılanların,
Sırtlan, kurtlar ve ayıların, nesli kesilmedi hayvanların
Sevdalı ve Aşıkların, dostların, mağdurların, masumların,
Öldüren amansız hırçın dalgalarda doldu Nuh’un Gemisi,
Güvercinin gagasından aldıkları zeytin dalında kan vardı.
Dolsa kabrim birbiriyle yarışan bin bir çiçekle.
Işığın en aydınlığı yansısa gözlerime.
Huzur lahza lahza patlasa bomba gibi.
Güzel sözlerin dolaşsa kulaklarımda.
Müşfik bakışların, halimi süzse.
Boyun eğip mutluluğa kalsam yanında,
Çocukken görürdüm kargayı,Sevmiştim.
Dört kere çok yaşarmış, insandan.
Cayıverdim sevmekten,
Küçümseyiverdim, küçüktü bedenimden.
Belli belirsiz dinliyordum “gakları,”
Kucaklarken gözlerim uzakları,
Kırk elli kelimelik lügatlere konuşmam.
Susarım seksen yıllık susuşum gibi.
Bedenim pinpon topu gibi bekliyor,
kutsal raketi.
Son vuruşu arıyorum sayıya,
coşuyorum varlığa.
Ne çok altınlar kaybettik? Ne çok, Rosalinda!
Kahrolsun definelerin planları,
Anladım, sahtekârdı, Sahtekâr Haritalar,
Kabarmış ellerim, yaralar kara su topladı.
Son sözleri, gözlerinde hafif bir ışık,
Şair baba gibidir, balıklara denizde.
Yavrusunu verirler, oltayla bekleyene.
Ve geçen saniyeler, bitirmez ömürleri,
Yaşatır şiirleri, sevdikçe şairleri.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!