Minareleri çalmak istedi deliler,
Sığmıyordu mızraklar keselerine.
Bir gün bir prenses bir sarayda uyuyordu.
Ve Bu saray kırk yıldır içten içe yanıyordu.
Sarayın karşısında yemyeşil sonsuz orman,
Kuşlar cıvıl cıvıl, sincaplar daldan dala,
Bülbüller gülden güle, geceler günden güne,
Mahluklar külden küne, teşbihler dilden dile,
01.08.2009
Sana tılsımlı bir emanet vereceğim,
Sevgili de dünya de.
Bir gün lamba deyip vermiştim,
Alâeddin’e.
Şavkını seyrediyorum ayın dalgın sularda.
Önümde kafasıyla alabalık tava.
yanında soğan, yeşillikler, salata
özel seçtim geceyi, zevk için
Gölü dinliyorum gecede, su gibi.
Ninniler duyuyorum yüz binlerce,
05.05.2006
(Şanlıurfa Gümrük Han’da Yazılmıştır.)
Oturdum “Gümrük Han’da” yağmur sonu, bir masa,
Daldım gittim, tarihe, insanlığa, dünyaya.
Ne çiçekler açacak daha,
Yağmur damlaları gelecek bulutlardan.
Ve ne Karunlar sığacak karanlık topraklara,
Ve Sema’ya açılan rahmet dolu eller,
Dolacak Rabbinden kabul olmuş dualarla.
18.12.2009
Katliamları konuşurken milletlerden millete,
Ulaşırsın sonunda uluslardan fertlere,
Sosyolojik olgu sananlar inançları, dinleri,
Çözümsüzlüğe mahkûm eder ümitleri.
18.06.2009
MISRALARDA GEZİNDİM
Mısralarda gezindim ömür boyu,
Şiirler söyler beni diye bekledim.
Güzel günlerden bahsetmeliyim.
Hayallerin fakir kalmalı benden.
Düşler salmalıyım gecelerine,
Sevinçten titremeli parmakların,
Avuçlarının içi dolmalı,
Ağırlığını duymalısın mutluluğun,
(Allah’ı çok seven dostların vefatı üzerine)
Kırmızı bir gül düşünce dalından bahçelere,
Hüzün basar ardı sıra bülbüllerin gönlüne,
Taneler veren de bu topraktır, oysa bülbüle,
Ferman dinletmek ne mümkün bülbüllerin kalbine.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!