Her gece sen ve ben
Çıksak sevgi dağına
Yanımıza ayıda alsak
Tutsak ellerinden
Tertemiz yüreklerimizle
Hafiften bir rüzgar esse
Yüreğimde cayır cayır ateş,
Gözlerime sorsan, kopan fırtına
Bu nedir böyle,her bir uzuvda ayrı bir bela
Kurtulamıyorum, çekip çıkamıyorum
Olmuşum sayesinde müptela
Öyle bir dert ki derdi çekene sorsan
Kış geliyor diye midir, her sonbaharın
Tüm süsünü döker parktaki ağaçların
Puslu, yağmurlu havada elem veren duruşuyla
Sararıp soldurur, derdi nedir? Her sonbaharın.
Bir sonbahar mıdır korkutan, daha başka neleri görmeliyiz.
Yürek sevgiliye çarpar,
Kirpikler cıvıldar göz görünce
Duymakta yeter bazen
Ateş olur Ten değince
Saki! Getir hele gül kokulu demden
Bir hıçkırık sesedir geliyor
Yan masadaki ademden
Bilmem kafasını neye yoruyor
Belli ki kimler geldi geçti bilmiyor
Yollara düşer yalnızlığım
Kıvrım kıvrım kıvrılır
Etrafımdaki sesler
Bir çekirgenin iç çekişinde kaybolur.
Gitmediğim şehirlerin öyküsüdür.
Görmediğim insanların sesidir.
Herkesin hüzünlü bir hikayesi vardır
İçinde, dertli bir ozanı..
Girer şakağının orta yerinden
Değer can teline
Vurulur...
Aldım kendimi, hadi otur dedim geç karşıma
Olduğu gibi anlat dedim, hadi! Hepsini bana
Atlamadan,unutmadan en başından en sonuna
Kendimi ne kadar ihmal ettiğimi gördüm
Kırk iki yaşa değdiğim de
Yüzüm; Sirkeci’de oturur
Gönlüm; gülen yüzlerin hayranı
Ruhum; maveradan da öte...
Bu Miras mıdır? Bana
Zannetmem değildir, asla!
Başı dik, geniş omuzları üzerinde
Bozkır ayazında kalmış, üşümüş elleri
Olsun ayakta! Biraz eğilmiş olsa da beli
Kaç kış geçirdi, Erciyes dağı gibi gövdesiyle
Hayatta tek bağı derin çizgileri
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!