Bir sonbaharda?
Dökülen yaprakların çığlıkları duyulur
Bir avuntudur şimdi yaşamak,
Kurtlar uzaklarda ulur.
Söyle! tenhalarda, güneşi!
Artık, kim avutur.
Eğme başını eğme
Bu güzelliğe baş eğmek yaraşmaz
Bir kızıl laleyi andırıyor dudağın
Edalı mahçup, belli ki birazda utangaçsın
Yeni serpilmiş yirmi üç , bilmem, yirmi dört yaşındasın
Yerlerde sürünürken umutlarım.
Beni kurutuyor, korkutuyor habis duygularım.
Haydi! Tut kaldır; tut ellerimden baharım.
Yeşersın yeniden seninle kuruyan umutlarım
İşte tam burada, tam da burada
Bir gül bıraktım
Gönül bahçemden kapına
İyibak soldurma emi
Aç kapını al beni
Öyle bir çek ki ciğerlerine
Nedir bu esrar
Bir dokunuşa
Bir bakışa
Bir gülüşe
Nasıl esir olur bu yürekler
Ne top tüfek gerekir
Bir bir batmakta, eski çınarların güneşleri
En dar vakitte, en uzağa düşürürken gölgeleri
İyi ki varsın,
İyi ki başımızdasın dersin, bakarken
İnsanın içini ısıtan,
Ankara surlarında eskimeyen yüzüm var
Eskimeyen yüzümde, unutmadığım sözüm var
Her gece duyarmısın çığlıklarımı yar
Kocatepetende hiç kesilmeyen sesim var
Sen Ankara'da bensiz yaşarsın
Gelde yat yanıma sevdiğim sım sıkı sarayım seni...
Güle ne hacet, olmasın bahçem. Sen varken,
Çekeyim kokunu. ta çiğerlerime..
Demir dağı eritmek gerek gayrı,
Börtü çineyi getirmek gerek gayrı
Dost olana dostum demek için,
Düşmanı düşman bellemek gerek gayrı.
Kanı kaynar da çıkar sokağa
Gece on delikanlısı
Karanlığın bir vaktinden sonra
Süslenip de, gece on delikanlısı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!