Çelik'ten zırh giymiş olup çıksan da uzaya
Grostonluk tenekeler yüklesende okyanuslara
Avutuyoruz işte kendimizi mal, makam ve oğulla
Ev, evren kainat bize ait değil, hepsi boşuna
Boş vermişim hayata zamana
Bilmiyorum geri dönmek gerek
Ömür bitiyor yetişiyor hasata
Bir sevgili elinden tutmak gerek
Uyan ey ülkem!
Uyan ey milletim!
Bugün Çanakkale'de toplanma günüdür.
17 Mart 18 marta döndüğünde
Gün şafağa vurduğunda,
Genç yaşlı, kadın kız demeden
İnsanoğlu nasıl da yalnız,
Kimsesiz değilim derken bile
İnsan, insan içinde
İnsan, kendi içinde
Yapayalnız..
Bu şehir sessiz, bu şehir harap
Bu nasıl bir elemdir, nasıl acıdır ya rap.
Tarifi yok, ceset üstünde ceset, yığınla
Binlerce nefes kesildi akşam karanlığında
Canlar verdi, ansızın! düzinelerce
Çakıl taşlarıydık
Bir bir bazen avuç dolusu atıldık
Doymak bilmez denizlere
Aldıran olmadı gülüşlerimize
Canı yanan, acıyan hiç olmadık
Umursanmadık, dışlandık, kullanıldık,
Islık sesiyim gecenin korkusuna inat
Ah o köpek ulumazlardı yok mu
Çekirge feryadlarına karışan
Gece içine çeker ayazı
Bozkır sessiz haykırışların sığınağı
Giydim Mehmetim kefenimi
Günde her öğün taş, toprak ve barut
Çektim ya Allah deyip besmelemi
Belli ki daha vaktimiz var.
Rehber taşıdı bizi bir cepheden bir cepheye
Küçüldüm de küçüldüm,,
Avuç içime sığdım.
Gardaşımla enkaz altında kaldım
Çıktımda gördüm, görmez olaydım.
Bir Canım elimde, Ben canımı verdim
Kolon altında canım gardaşım,
Viran eyledin çektin de gittin yar.
Abad ettiğin gönül evim şimdi tarumar.
Hiç bir şey böyle koymazdı, acıtmazdı.
Dönüp de yüzüme son bir defa
Bakmadan çekip de gittiğin gibi yar.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!