Hiç bilmedin ki
Ne hisseder ve ne düşünürüm
Duvarlar bile bir çırpıda ezberlemişti
Senin anlamadıklarını
Kuru yeşil
Ve ayaz ayaz bakarken gözlerime
Geceye soyunsak
Beraber uyusak
Elim avuçlarında
Başım saçlarında
Gözü açık uyusak
Uyusak uyusak… uyusak uyusak…uyusak
Akacak sevgi, saklambaç oynamaz kuru gözlerde
Gözyaşındı sevginin yüksek sıcaklık göstergesi
Saçlarındı, yıllanmış hüznün siyah sarkacı
Anladımki, çoktan unutmuşum gözyaşı rengini
Ve nefes alışverişlerini yaramaz bebeklerinin
Kış-kıyamet dondurmuşsa kalbinin bir köşesinde beni
Çevirince başımı ansızın semaya
Ayın o büyülü çehresini sen sandım
Kapılıp dalınca derin bir hülyaya
İçim ürperdi..Geleceksin sandım...
İpek misali okşayan ılık rüzgarla
Kumral vakitte, yollar arap saçı
Sümer haritasına çizilmiş gibi şehir
Yürek sesini davuldan net duyarım
Ayaklarım ehil, buluşacağı noktaya varışa...
Sağır sokak, sessizlikle barışık
İki ölü dudaktı öptüğüm
Mordu
Siz, dişi insan da diyebilirsiniz
Hayat kokmuyordu nefesinde
Ki gözleri “karartma geceleri”
Ağlarken kadına dönüştü çehresi
ve mavilerinle sarılmışım sımsıkı
gökyüzü masmavi ve sen okyanus
dalga dalga gözlerime değdiğinde bakışların
başlamış çoktan, büyük dönüşüm
gündüzleri sularında dolaşan yalnız
ben, o melankolik, o gri yunus….
ve mavilerinle sarılmışım sımsıkı
gökyüzü masmavi ve sen okyanus
dalga dalga gözlerime değdiğinde bakışların
başlamış çoktan, büyük dönüşüm
gündüzleri sularında dolaşan yalnız
ben… o melankolik, o gri yunus…
Ölümüm ellerimden olacak
Siz, merdane kadar masum..
Yüreğimi sıktım avuçlarımda
Temizdi sizin kadar
Kir çıktı rüyalarımda..
...
Ne siyah benleri vardı
Ne uzun yağlı saçları
Avuç içi yüzüne pek yakışırdı
Etli dudakları
Göz altlarında da, onlarca çil
Ufak tefekti



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!