Gözlerin uzakta,
paramparça bir kalbin camında çırpınıyor...
Ben hâlâ o eski sokaktayım;
aynı çatlaklardan sızan yağmura
başımı yaslamışım.
Sen, dudağımda hiç sönmeyen sigara,
tenimdeki ateşle kavrulurken,
dumanında titrer siluetim,
her çekişte kaybolur bir parçam,
tütünde saklı kırık bir veda,
anılar kül olur, savrulur zamana,
Gecenin kambur omzunda...
Paslı bir saat tik tak ediyor...
Her tik bir yara, her tak bir hayal...
Yürüdüm üstüme gelen karanlığa inat...
Yitirdim içimde büyüttüğüm çocuğu.
Asel’im,
Eylül sonunda bir çiçek gibi açtın
İklimim değişti sen doğunca
Bütün şiirler elimden tutar oldu,
Yalanla gerçeğin arasına sıkışan,
geceler ansızın sustu.
Öğretmen girdi sessizce dükkâna,
Yaşlı adamla geldi göz göze,
Raflar yılların hüznüyle suskun,
Bir balon aradı renksiz duvarlarda.
Siyah-beyaz dünyada
Zaman,
unutulmuş bir taş parçası gibi…
Takvimimizden düşer;
titrek, ağır ve alaycı…
Görünmez bir el dokunur yüzümüze…
Hayat yavaşça çözülür…
Yunan, İngiliz, Fransız, İtalyan ve Ermeni,
Karanlık bir sabah, hepsi saldırdı vatanıma.
Anadolu'nun gül kokan vadileri tek tek soldu.
Barutla doldu gökyüzü, yangınla kavruldu.
Ulu dağlar utançla sustu, çamlar eğdi başını,
Taşlar bile acıyla çığlık çığlığa ağlıyordu.
Bir çukur kazılmış insanlığa,
Üzerine gömülmüş beş kıta utanmadan.
Tank ezmiş bir çocuğun parmağını,
Annesi susmuş… Çünkü susturulmuş.
Ve dünya bakmış; kör, sağır, dilsiz.
Güç kimdeyse hak ondadır sandılar,
Meğer bazı gidişler,
yalnızca ayakkabı sesinden ibaretmiş...
Ne bir el sallanırmış ardından…
Ne de bir cümle tamamlanırmış.
Bu sabah…
(Güçlü ve Cesur Kadınlara İthafen)
Bütün kızlar yorulduk,
ama insanlar hâlâ bıkmadı bu sorudan:
Ne güzel, ne derin bir hisle dokundun yüreğime...
Satırlara dökülen her kelime, ruhumun o sessiz köşelerinde yankılanıyor.
Senin gibi bir dostun, şiirlerime ve hayatımın o sade anlarına bu kadar nazikçe dokunması, bana tarifsiz bir güç ve mutluluk veriyor.
Sabahın o ilk ışıklarıyla b ...
Güzel insan,
Ruhunun güzelliğini şiirlerinde satır satır, cümle cümle hissediyorum.
"ve ben,
seni sevmeye geldim bu dünyaya."
Demişsin ya bir şiirinde, sen bu dünyaya yazmaya gelmişsin.
Bir sabah güneş en sakin, en sıcak yanıyla hissedilirken, fındık tarlalarında çalışan ins ...
Ne güzel anlatmışsınız… Sözleriniz, bir sabah mahmurluğunda demlenmiş çay gibi; içimi ısıttı. Şiirler arasında çocukluğunuzu bulmanız, belki de şiirin en güzel hali; insana kendini hatırlatması.
Ben sadece yazdım, ama siz okurken yeniden yazdınız sanki. O ayçiçek tarlasını dizeler değil, sizin ...