Zerafeti var üstünde senin geçen yüzyılın en güzel aşk romanlarının baş kadınlarının
Emanetisin sen bana tanrımın yerin en güzel köşesinde kalbimin başucu kitabısın
Yazılmadı daha önce böylesi bir hikaye hiç yok sevda literatüründe ben rastlamadım
Neyin büyüsü bu böyle hiç bilmiyorum ama dikkat et bozulmasın hep böyle kal yalvarırım
Elinde beyaz eldivenler ve yüzünü örten siyah tülden bir şapka ben önünde reveransta
Açık açık söyledim işte herşeyi daha ne duymak istiyorsun sevmiyorum artık seni
Yok hayır inanmam sen değilsin bu yazık sen olamazsın acımadan söyleyen bu sözleri
Şaşırmak mı dedin ben aklımı kaçırdım bunca yıl inandığım ne varsa yalandı öyle mi
Eli ağırdır kalbimin derdin hep kızınca ama inan hiç düşünmemiştim ben böylesini
Nasıl çıkarıp atılır yürek bedenden nasıl cayılır candan bana da öğret lütfen hadi
Ev uzak ve yol hep tuzak dolu olsa da ben yürürüm hiç durmadan
Kör bıçakla bir alçak tarafından öldürülürüm diye korkmadan
Bir tuhaf can sıkıntısı var üstümde her an şiddetini arttıran
Simsiyah bir gökyüzü bir de üstüne gitgide fırtına toplayan
On adım sonrası bile görünmüyor dört yanım kapkara sis duman
Dokunmadan daha hiç bir tene düşmeden dudaktan kalbe geçti gitti bak bile bile onca sene
Alacaklıyım yarınlardan ve şikayetçiyim tüm kandıranlardan yarınlar güzel olacak diye
Konuşmadan evvel daha çok düşünür oldum söyleyeceklerimi gitgide yaşlanıyor muyum ne
Ah ulan İstanbul ben bunu da yıkmaz mıyım üstüne malum bir günah keçisi lazım şu halime
Korunmadan yaşamak gerekmiş meğer hayatı yürümeliymişim bile bile acının üstüne
Sırada ne var söyle bileyim daha ne kadar üzebilirsin ki
Elinden geleni koyma ardına acıma vur dilediğin gibi
Yeri göğü yaratan biri var ya o da görüp biliyor her şeyi
Hani gördüğü en güzel manzaraydım gözlerinin ne oldu şimdi
Ah benim aptal kalbim ah sen de buna inanacak kadar safmışsın
Sokuldu usul usul kedi gibi gelip kıvrıldı göğsümün bir köşesine aşk
Uyudu mışıl mışıl uzunca bir süre orda öyle dipsiz düşlere dalarak
Ne olduysa oldu sonra bir gün fırlayıp kalktı çekip gitti içimden koşarak
Sustu kalbim ardından sessiz bir ağıt tuttu ki bir konuşsa herkes ağlayacak
Hatırım varsa şu kadarcık da arada bir ara yada yolunu düşür uğra
İçimde amansız bir korku baş gösteriyor bak yine günden güne büyüyen
Peşinden cevapsız bir kaç soru düşüyor aklıma uyku yüzü göstermeyen
Elimde zamansız açan bir yalnız çiçek kör bir umutla baharı bekleyen
Korkarım umarsız bir yürek bu bendeki göz göre göre ateşe yürüyen
Tamam mı oldu mu bu muydu duymak istediğin yanıyor cayır cayır içim
Zirvesini yaşattın bana aşkın sonra da bir bıraktın düşüverdim tepe taklak dibi boyladım
Eteklerinde bir yerlerde dursam da yeterdi bana lakin tutunamadım çok dikti yamaçların
Yüksektesin ya hep sen böyle benden ama yakındır beyaza bürünmesi güvendiğin o dağların
Ne diye kızıyorum ki aslında sana sanki kalbimde seni o kadar yükseğe kendim koymadım
Ederi yok ki o güzelliğinin bu gözler sana böyle aşkla bakmasa o güzellik neye yarar
Altımdan kayıyor gibi yeryüzü sanki düşeceğim öyle bir anda yüzüstü
Dilimden düşmüyor dertli bir türkü sağolsun o en sevdiğim bıraktı bu hüznü
Üstüme çöküyor gibi gökyüzü sanki boğulacağım görmüyor ki göz gözü
İçimden gelmiyor ki gülebileyim ne de olsa ömrümün gün ışığı söndü
Doyar oldum yemeden içmeden artık bir lokma ekmeği bile zor yutuyorum
Ne olursun yardım et kurtar beni aklımı senden geri alamıyorum
Uzak dursun aşk benden istemem artık derken yine sana bağlanıyorum
Rahat olsun ama için yine senin ben seni hep içimden seviyorum
Avazım çıktığı kadar susuyorum öyle ki kendim bile duymuyorum
Yerini doldurmaya kalkanların hiçbiri susuzluğumu gidermedi




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!