-/Dünya bir ayrılık türküsüdür bestesiz
Kaf Dağı’nı adım adım arayıştır yaşam
Yarım kalan girift bir rüya: Ayrılıktır o-/
Bitlis semalarında kan kırmızısı şafak
Püfür püfür eser sonbahar meltemi
Tatlı bir ezan yayılır beş minareden
Mehmet’e muştular gelir birden
Cemile’nin gözlerinde bir devin doğuşu
Mehmet Akif, 1873 yılının sonlarında Fatih’in Sarıgüzel Semti’nde dünyaya gözlerini açar. Akif’in babası Fatih Medresesi müderrislerinden Mehmet Tahir Efendi’dir. Çalışkanlığı ve temizliği nedeniyle Akif’in babasına “İpekli Temiz Tahir Efendi” adı verilmiştir. Akif’in annesi ise Emine Şerife Hanım’dır. Akif’in babası Tahir Efendi, ilim tahsil etmek için Arnavutluk’un İpek Kazası’na bağlı Şişa Köyü’nden İstanbul’a göç etmiştir. Tokat’ta doğan annesi Emine Şerife Hanım ise ilim ve alim merkezi olarak telakki edilen Buhara Kenti’nden gelmiş bir aileye mensuptur.
Babası oğluna “Ebcet” hesabıyla Ragıf adını vermişse de aile fertleri bu ismi Akif olarak değiştirmiştir.
Mehmet Akif dört yaşında iken Fatih’teki Emir Buhari Mahalle Mektebinde İlköğrenimine başlar. Daha sonra Fatih İlkokuluna geçer. Küçük yaşlardan itibaren babasından dini bilgiler alır. Üç yıllık ilkokulu bitiren Akif 1882 yılında Fatih Merkez Ortaokuluna başlar. Okul haricinde babasından Arapça; Gülistan ve Mesnevi okutan Esat Dede’den de Farsça dersler alır. Türkçe ve o dönemde popüler olan Fransızca derslerinde de çok başarılı olduğu görülmektedir.
Mehmet Akif ortaokul yıllarında şiire ilgi duyar. Şiir kitapları okumaya başlar. İlk okuduğu şiir kitabının Fuzuli’nin meşhur “Leyla ve Mecnun” adlı manzum eseridir. İlmin revaçta olduğu bir muhitte yetişen Akif, küçük yaşına rağmen (kafiyesiz, vezinsiz) şiirler kaleme alır. 1885 yılında ortaokulu bitiren Akif, kendi isteğiyle Siyasal Bilgiler (Mülkiye) Mektebinin Lise kısmına girer. Edebiyat yeteneği günbegün coşan Akif’in lisede Muallim Naci’nin öğrencisi olduğu için edebi muhayyilesi oldukça zenginleştirir. Akif, o dönemin edebiyat devi olarak lanse edilen M. Naci’den oldukça etkilenir. M. Akif, 1888’de Mülkiye Lisesini de bitirir. Aynı yıl Mülkiyenin yüksek kısmına devam eder. Hayatının akışını değiştiren; sefalet ve üzüntülerin başlangıcı sayılan bir vaka zuhur eder: Akif çok sevdiği ve çok şey öğrendiği babasını kaybeder. Üstad-ı Kâmil olarak tavsif olunan bu zat için M. Akif ileride şunları söyleyecektir: “ Benim hem babam, hem hocamdır. Ne biliyorsam kendisinden öğrendim.”
Babasız kalan Akif, bir yıl sonra da evsiz kalacaktı. Sarıgüzel’deki evleri çıkan yangın sonucu yanar. Çocuk yaşta babasız ve evsiz kalan; sonsuz acılara gark olan Akif Mülkiye Mektebini bırakıp daha rahat iş bulmak için Halkalı Baytar Mektebine başlar. Okulu birincilikle bitiren Akif, Tarım Bakanlığı Baytarlık Bölümünde memurluğa başlar. Görevli olarak dört yıl boyunca Rumeli, Anadolu, Arnavutluk ve Arabistan’ı dolaşır.
Gözlerin tarihten hatıra, sevdalara yol gösteren
Bir hüzzam makamı, gözlerinden yüzüme yansıyan
Anne kucağı sessizliği, yalnızlığımın gölgesi
Senden bana, geçmişi her gün hatırlatan
Ey acı! Kaç gece sabahsız gecelerime kondun amansız silahlarla
Amansız silahlarla baskına uğrattın, kanattın yüreğimi ahlarla
Ey acı! Gözlerimde azgın nehirler bıraktın sırılsıklam, paramparça
Kapanmaya niyetsiz, yıllanmış yaralarıma baldıran sürdün hoyratça,
Yakamozlara sığınan gecenin kederi kabardığında
Kıyıya vuran dalganın çaresiz öfkesidir yalnızlık
Kaldırımda inleyen yaprak son nefesini verdiğinde
Mesada el sallayan güneşin son parıltısıdır yalnızlık
Dolunay sessizliğini, ağlayan med-cezir bastırdığında
Gül teninde can bulduğum gülnarımsın
Gülcemalimsin sarsak ruhumun gülzarında
Gülaba bulanmış kokun yayılır gülistanıma
Gülbiz gözlerinde masal devşirdiğim gülbağımsın
Gülçehrem, gülendamım, biricik gülbaharımsın
Gece tatlı bir yağmur çiseledi ansızın
Gözlerine konuyorsun hayallerimin
Hayalinya
Düşlerimde leyli saçların
Kehribar güzelliğinde parmakların
Ve ab-ı hayat yüzün, gözün
T an yeri ağardığında üşüyor tüm yapraklar
A lev alev içimde kaynar sonbaharın hüznü
T enha sokaklarda sarı bir ayrılık eser davetsiz
V akitsiz düşer toprağa çiseleyen yağmur bu sabah
A navatana hasret kalır baharın mutluluk ışıltıları
N azlı sevdalara ahenkle kanat çırpar allı turnalar
Rüya gibiydi okuldaki ilk anım
Cıvıldaşan bir kuş, uçan bir kelebek
Her yanım rengarenk, büyülü
Kimimiz delikanlı, kimimiz genç kız
Bak görün işte çocuk değiliz artık
Saçlarım havalı, bir o kadar da yürüyüşüm
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!