Açtım yüreğimi bir merhabaya derken
Bütün bedenime ve ruhuma sahip oldun aşkım
Merhametsiz karanlık içindeyim Ne zaman güneş doğacak bilmiyorum
Mavi denizlere mor dağlara karş
Bildiğim bir şarkı var onu söylüyorum
Bütün şarkılar gibi kederli Sokaklar, caddeler, evler bomboş
Yokluğun sırtıma saplandı bir bıçak gibi
..
Yağma yağmur, esme akşamın yeli,
Gönlümüz ezelden divane, deli,
Antalya’dan, şu Bodrum’a geleli,
Bodrum’da bir yalnız martı yaşıyor…
Bey dağı’ndan güneş başka doğardı,
Kesildi selamın arkası, ardı,
..
Ala dağlar,kara dağlar,mor dağlar;
Sevip sevip ayrılması zor dağlar.
Elleri kınalı bir güzel vardı,
Dediler yalnız yaşıyor dağlar...
Ela gözlerine sürme çekerdi,
Bahçesine sümbül,nergis dikerdi,
..
Belki ağlamamak gerekiyordu
Yeni doğmuş güneşle uyanmak
Gözlerimizi utkulu güne kırpmak
Pembe şafaklarında o sabahların
Hüzne dönüşen mor akşamlarda
Ne acılar üstüsteydi
..
sen gözümde umut göğümde yıldızsın
bahçemde açan mor menekşemsin
sen yüreğimde bir hasret bir ayrılık
bağrımda hançersin
..
Bakın şimdi ağlarım gözyaşım hep cebimde,
Gelmeyin üzerime ak mendilim nerede?
Iraklara götürdün yamalık mendilimi,
Kırlarda yem verdiğim balıklarım nerede?
Ona zehir oldu su, bana da mor menekşe,
Uyandı şarkılarla hülyalara gün ve gece,
..
aşkolsun akşamüstü
akşamüstü aşk küstü
nur bir boşluktur şimdi
zor bir boşluktur akşam
kırdı saydam kafesi
uçtu gitti can kuşu
mor bir boşluktur şimdi
..
Baharda çiftçiler ziyaretine gelir
Herk, kazayağı, tohum eker emeği geçer
Yaz ayında ekini biçer çiftçiler
Mor mor paralar bolca cebe girer
Malatya yolu geçer eteğinin dibinde
Elmalık mevkii, Anadut dağının düzünde
..
Ellerim sacım da ama
Bir hoş geliyor başım ellerime
Saç arıyor ellerim düzeltmek için
Galiba boş kalmış başım
Sırma gibi saçlar terk etmiş birer birer
Siyah inciler gibi dökülmüş teller
..
BAHAR GELDİ YÜREĞİME
Pembe, pembe karanfiller,
Mor, mor açtı menekşeler,
Kuzucuklar içten meler...
Bahar geldi yüreğime.
..
Güneşim olmazsan eğer, yıldızım ol
Isıtmasanda olur, göreyim yeter
Mor dağlarda, mor menekşem ol
Koklayamasam da, varlığını bilmem yeter.
Yüreğimin tek sahibi, sultanı ol
Alnımın teri, bağrımın yanığı ol
..
Sevdamsın mor dağların ötesinde bir yerde
Hasretimsin hasretsin yüreğimde yumruk dudağımda tütün
Çok geç bulduğum erken kaybetmeye korktuğum umudsun
Yokluğun nefessizlik yokluğun ölüm yokluğun yoksulluk
Yokluğun adaletsizlik zülüm yokluğun gözyaşı kan revan
Umudumsun mor dağları ötesinde bir yerde, kırçiçeğisin.
..
Kadın
ADAM
Çocuk
Temizlik, kendi temizliğim diyerek, içindeki ve dışındaki kirliliğini arındırmak için kapıyı açıp, banyoya girdi. Banyodaki yıkanmamış, çarşaf, battaniyenin üzerine çıplak ayakları ile basıp kapıyı kapatmak için yöneldi.
Çamaşırlarını o kadar biriktirmişti ki artık ne içine alabileceği güzel kokular, ne de dışa vereceği kadar renkli çiçekleri kalmıştı. Kendisini bir ot yığınına benzetti. Yıkanmamış çamaşırlar ise onun için kendini nadasa bırakmamış toprak gibiydi. Eşyaların düzen ve tertipleme işi hep ebeveynlere kalıyordu. Yardım ediyordu her an ailenin büyüğü.
..
İlkbaharın gelişinde
Karların eridiğinde
Gözlerim dolar boşalır
Çiğdemleri gördüğümde
Yemyeşil olur dağları
Eller temizler bağları
..
Kar eriyince mor dağlarızda
Yürür kızıl güneşin keskin ışıkları
Saplanır karanlıklara gün gün şafak şafak
Şimdi karart karartabilirsin
Ey ihanetin sadık yoldaşı
Kanlı katilin tek düşü
..
Yerde biten otlar gibi
Bahçelerde açan güller gibi
Çağlayıp akan seller gibi
Bana sevgi verebilir misin?
Vadide toprak gibi
Dağlarda kayalar gibi
..
Meteoroloji
Bilgi işlem merkezinden
Alabiliyorsun istediğin bilgileri
Denize çıkarken
Görüş uzaklığı dalga boyu
Hava
Puslu bulutlu
..
Yıldızlardan geldin girdin özüme,
Canımda kan gözlerimde sensin fer…
Dağın karı oldun gönül közüme,
Yaslan gülüm şu bağrıma sevda ser…
Aklım aldı yâr sendeki albeni,
Aşkı yazdım dağa taşa aleni,
..
Günümün büyük bir çoğunluğu iş yerinde geçiyor hepimiz gibi.. Hayat mücadelesine dalmış bir şekilde çoğu zaman kim olduğumu, neleri sevdiğimi, neleri sevmediğimi,neler yaşamak istediğimi bile unutuyorum.. Ancak son günlerde kendimi dinleme fırsatı bulduğumda,hayatımda bulunan bir çok şeye sevgiyle,sabırla baktığımı ve hayal gücümün de yadsınamayacak kadar bana yardımcı olduğunu gördüm.
Şu anda çalıştığım ofiste masası camsız bir mekanda bulunan tek kişi benim.. Dört yanım duvarlarla çevrili... Ne saatten haberim oluyor ne de dışarıdaki hava durumundan.. Kapının önünde dört duvar arasında bir yerde masam benim. Halime çok şükür ki ya bu da olmasaydı düşünceleriyle gelip gidiyor aklım beş adım sonrasındaki dev camlara ve doyumsuz Istanbul güzelliğine..
Biryandan da iyi ki de bu manzaraya karşı oturmuyorum dalıp dalıp giderdim herhalde diyorum kendi kendime.. Ama okadar da boğucu ve sıkıcı ki oturduğum yer anlatamam size.. Biryandan burada konum olarak bulunmamam gerektiğini geçiriyorum içimden, bir yandan da farkında olmak istemiyorum bu düşüncelerimin... İşimi severek yapıyorum, çocukluğumdan beri bana ne verilirse severek, sabırla yaklaştığım gibi.. Ama keşke masamın yanında en azından dışarıyı görebileceğim bir camım, denizliğine de güneşi görebilecek minik bir mor menekşem olsaydı!
Şimdilerde ışığı yüreğimden gözlerime yansıtıyorum.. Ve ara sıra ofisin içinden dolaşırken dönüp bir saniye de olsa camdan dışarı bakabiliyorum..bu bile beni mutlu ediveriyor!
Mor menekşem yok çünkü onu yaşatabileceğim bir cam da yok masamın yanında..
Hayal ediyorum kimi zaman, buz gibi rüzgarın esişini.. Yağmurun yağışını, güneşin batışını.. Hollanda'da ki eşşiz bucaksız lale bahçelerini getiriyorum çoğu zaman gözümün önüne.. hayal edebildiğim kadar seviyorum ve sevebildiğim kadar düş kuruyorum çok sıkıldığım zamanlarda. Keşke demek istemiyorum ama keşke diyorum bugünlerde.. Keşkelerim okadar çok çoğaldı ki... Üzüldüğüm beni kıran, beni inciten insanlar biryandan, biryandan da kendimle bu kadar barışık olmam neden diye kızıyorum kendi kendime. Bugünlerde henüz bahar gelmedi Istanbul'a.. Bahar gelmedi ama aşk esmeye başladı bile soğuk İstanbul sokaklarında. Soludukça havayı, aşk üşütüyor dudaklarımı. Nefesim ısıtıyor aşkın rüzgarını.. Kendime engel olmaya çalışıyorum. 'Düşünme Onu! ' diyorum kendi kendime defalarca.. her sabah her akşam ve her dakika.. Ancak ben sensiz hiç olamam ki diye geçiriveriyorum içimden.. Kimbilir yoksa tekrar mı aşık oluyorum?
Aşk dudaklarımı üşütüyor..
..
Gök mavi, dağlar mor
Mor üzeri beyaz karlar
Güneş çok uzak, ufuklarda
Ben ordayım yanında, istanbul da.
Üşüyorsun, sarınmışsın ceketine
Oturmuş bir noktaya dikmişsin gözlerini
..