Diyarbakır’da doğdu. Asıl adı İhsan Sırlıoğlu’dur. Şiire çok küçük yaşlarda başladı. Aşıklık geleneğine ilişkin bilgisini de zamanla pekiştirdi. Aşık İhsani, Türkiye’nin çeşitli yerlerinde değişik işlerde çalıştı. 1957 yılında Uşak Şeker Fabrikasında çalışmaya başladıktan sonra eşi Güllüşah’la (Sevim) tanışıp evlendi.
İlk kez 1958 yılında radyoda türkü söyledi. Anadolu’nun çeşitli yörelerini dolaştı. 1963’e dek geleneksel türküler söyleyen Aşık İhsani, sonraki yıllarda özellikle politik ağırlıklı türkülere yöneldi. Ömrünün bir bölümü hapi ...
Bizim köyde bir ağayla bir nazlı
Yaşıyordu, yaşıyordu, yaşar ya
Ağanın göbeği, nazlının karnı
Şişiyordu, şişiyordu, şişer ya
Sakal seni güzel için taşırım
Ben seni kesemem kara sakalım
Güzel görünce hafifce kaşırım
Ben seni kesemem kara sakalım
Hacı gibi üç beş karı almadan
Behey benim yüce Tanrım
Ben ölüyom sen ölmüyon
Bu ne iştir ne hikmettir
Ben ölüyom sen ölmüyon
Anlamak isterim önce
Dere bizim evimiz , suyu alın terimiz
Söyle nedendir dere vurulur gençlerimiz?
Dere suyun durulmaz, gence kurşun sıkılmaz
Sanma faşist olandan bir gün hesap sorulmaz
Yazacağım bu can tende
Durana dek yazacağım
Eşitsizlik zincirini
Kırana dek yazacağım.
şimdi eller daha büyük
gün doğuran bizim eller
dillerimiz daha arı
bal yoğuran bizim diller
şimdi dostlar daha bilgin
Tabibim yok yaralıyım
El güler ben karalıyım
Oy baba dinmiyor acım
Kerem'dir benim ilacım
Bizim köyün kel ağası bir sabah,
Çökmeye başladı, çöktü ha çöktü,
Boğazından aldığını, burnundan
Dökmeye başladı, döktü ha döktü.
Vermezken fakire izbeyi, ini
Kalktım ki feleğe meydan okuyam
Güreşecek yer aradım bulmadım
Sıkı hazırlandım karnın deşmeye
Sivri uçlu ker aradım bulmadım
Zalim beni öldürmenin kastine
Hey gidi hey bir zamanlar
Kandil Dağı yaylasında
Dediğim dedikti benim
Kandil Dağı yaylasında
Mevsimlerden ilkbahardı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!