Bundan böyle yılların olmaz artık baharı,
Ne yapraklar gül açar, ne mevsim çalar yaza
Kanatları ıslanmış yürek titrer dalında
Dolu vurur, çiğ düşer yokluğunda temmuza
Karanlıkta yeryüzü ısınır mı Minelva?
Bana ne mevsimlerin geçtiği menzillerden?
Her dem zehir soluyor, sensiz açan çiçekler.
Malulü olmak için çırpındığım nisyanın,
Sahafta her yanını kuşatmış örümcekler;
Böyle ıssız bir dünya yaşanır mı Minelva?
İnce beyaz ellerin işveyle salınırdı,
Yem dökerken, bir dargın, bir barışık kuşlara;
Kırmızı ve siyahın buluştuğu şölende,
Saçların dalga dalga karışırdı rüzgâra;
O şiire yeniden başlanır mı Minelva?
Senle sarnıçta yanan ateş gibiydi zaman;
Tenasüh etmiş gibi yaşardık her asırda.
Gözlerinden mülhem bir soru düştü aklıma:
Işık değdiği suya ilelebet yansır da,
Gölge düştüğü suda ıslanır mı Minelva?
Anladım ki ruhlar da gerilirmiş çarmıha,
Esir bedenlerin de özgür bir gönlü varmış.
Evrenin lisanıyla avuç açsam Allah’a;
Bezmi elestten beri aşina olduğum düş,
Belkıs’ın tahtı ile taşınır mı Minelva?
Ankara / 2009
Mehmet TaştanKayıt Tarihi : 26.6.2009 12:04:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)