Erzurum Lisesini bitirdi (1984). Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu (1988). Avukatlık stajını tamamladı. Sütçüler Askerlik Şubesi Başkanlığı yaptı. Tunceli, Yusufeli, Yıldızeli ve Adana’da Cumhuriyet Savcısı olarak çalıştı. 2006'dan beri aynı sıfatla Ankara'da görev yapmaktadır.
Adalet Akademisi ve Polis Akademisi’nde hukuk dersleri verdi. İnsan hakları konulu onlarca seminer sundu.
Evli ve üç çocuk babasıdır.
Ne derdin var, yüzünde renkler soluyor deniz?
Taş kalpli kayalar da anlamıyor halinden
Kabarıyor yüreğin iniyor sahillere,
Hercai menekşeyle küsünce birden bire
Gümüş grisi cildin kurşun oluyor deniz.
Dalgaların kumsalda saç baş yoluyor deniz.
Yorgun dalgalar gibi dönüyorum kıyıdan,
Balık ağları beni çekiyor bu kapıdan;
Varamadan kaybolan nirvana yolcusuyla
Vurgun yemiş güvercin sekiyor bu kapıdan.
Gözyaşları suluyor, Katin ormanlarını,
Uykuda soğuk almış, buzlardan rüya şehir;
Yaylanın kucağında esneyen hülya şehir.
Malazgirt atlıları eser eser ovanda,
Mavera gazileri oturur hanedanda.
Taşlarında Nef’iden mısralar yankılanır;
Günde bir Nene Hatun tabyalara adanır.
Bundan böyle yılların olmaz artık baharı,
Ne yapraklar gül açar, ne mevsim çalar yaza
Kanatları ıslanmış yürek titrer dalında
Dolu vurur, çiğ düşer yokluğunda temmuza
Karanlıkta yeryüzü ısınır mı Minelva?
Sen geçersin içinden yıllar susar, çağ yanar
Gözlerinde tutuşan mavi bir çerağ yanar.
Düştüğü kuyulardan çıkar gider sefaya
İz bırakır çöllerde ardından çağlar geçer.
Kölenin çığlığıyla yankılanır kolezyum
Şu sürgün diyarına değdi yârin gözleri,
Onun bakışlarında yakına geldi Fizan.
Lili Marlen çaldıkça Paris radyolarında,
Bir fizara dönüşüp içimi deldi Fizan.
Sanki yıllansın diye konulduğu mahzende,
Gün yavaşça süzülür dağların arkasına,
Kanayan gökyüzünü seyre dalar ressamlar;
Yeni başladığımız şiirin yakasına,
Kızıllaşan sulardan pembe inciler damlar.
Gök aheste aheste şehre kehribar eler,
Süzülür tavus kuşum, şiire tuval olur,
Rengârenk kanatları sihirli hayal olur.
Saçlarında baharı çağladıkça nehirler,
Akıntıya kapılan şaire bir hal olur.
Aman duyarlar diye ödüm kopmuyor artık,
Bildilerse bilsinler bakışların aydı ya;
Şimdi efkâr basıyor gece tarifesiyle
Ah bir de şu gözlerin tarifi olaydı ya...
Kentin ürkekliğinde doğdun ondan korkaksın,
Vakit yine gece, mevsim yine yaz,
Radyoda, babuba çalıyor yine...
Toprakta nemli bir deniz kokusu,
Ağaçlarda dalga hışırtısı var;
Saçımla oynarken ılık bir rüzgar,
Bu şehir bir anda sana benziyor.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!