Ruhlar bezm-i elestte buluştu tevhid üzre
Ve kupkuru bir balçık çınladı tevhid üzre.
Serendip'te başlayan Adem'in yolculuğu,
İdris'le gökyüzüne yöneldi tevhid üzre.
Vakit yine gece, mevsim yine yaz,
Radyoda, babuba çalıyor yine...
Toprakta nemli bir deniz kokusu,
Ağaçlarda dalga hışırtısı var;
Saçımla oynarken ılık bir rüzgar,
Bu şehir bir anda sana benziyor.
Gönlünce gamz eder,
Güller gamzede.
Her gören gamze der,
Gönlüm gam zede.
Zülüf hançer gamzede,
Evladiyelik düşler biriktirdim durmadan,
Eski mektuplar gibi hepsi postada kaldı...
Küskün bir çocuk gibi çömeldim bir köşeye,
Sakladım gözlerimi kimse görmesin diye,
Sustum, suskunluğum ikrâr sayıldı.
- Rahmetli Babam Halil Taştan'a -
Hani sorardın ya her gelişimde,
Yaşadığım o şehrin, suyunu, ekmeğini..
Hangi yollardan geçip, nereden geldiğimi...
Bu gün niye suskunsun, hiçbir şey sormuyorsun;
Flaşın patladığı yerde kelepçelenmiş,
Karanlık odalarda hayat bulan resimler;
Elden ele gezerken incinip örselenmiş,
Tablarda ömürleri uzatılan resimler.
Yalnız çerçeve bilir kime sarıldığını,
Sükûtu dinliyorum, nefesimi tutarak,
Ağlayan pencereme düşer kar taneleri,
Rüzgârdaki hırçın ritme uyarak,
Kimsesiz çocuklarla koşar kar taneleri.
Kar yağıyor; tebessüm var kırlarda,
Koyu akıyor zaman
Menzili kan denizi,
Filistinli bir anne,
Hiç kimse halini bilmesin diye
Kanıyor bir göze sessizliğinde,
Deprem dolanıyor dudaklarında
Odan niye karanlık,
Niye yalnızsın böyle?
Büyülenmiş gibisin,
Bir kırlangıç tüyüyle.
Nereye göçüyorsun,
Çocuk gördüm,
Ne de çok seviyordu şu serçe parmağını,
Durmadan nazlanıyor, küsüyordu durmadan
Oysa küsecek kadar uzun değildi hayat…
Bir genç gördüm,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!