Ben bahara aşığım, sana değil.
Güneşin toprağı okşamasına,
Ağaçların tomurcuk vermesine
Ve çiçeklerin rengarenk dansına aşığım.
Sen bilmezin toprak nasıl kokar,
Sağanak halinde düştüm yeryüzüne,
Gökyüzünün evladıyken henüz,
Doymamışken bembeyaz bulutlar arasında uyumaya,
Doymamışken maviliğimin güneşle olan dansına,
Çamurun ve soğuğun içine düştüm,
Gökyüzünün gözünden,
Bu yangın,
Sebebim olacak bir gün.
Umursamıyorum şimdi,
Korkmuyorum da.
Ama biliyorum.
Gece ve karanlık,
Karanlık ve soğuk,
Soğuk ve yalnızlık içindeyim odamda.
Geçmişimden çıkıp gelen hayaletler,
Pişmanlıklar ve olmamışlıklarla ben,
Odamın en sert ikliminde,
Yalnızlığımı çektim kınından,
Yürüdüm üzerine geçmişin silik siluetlerinin,
Tanıdık tanımadık tüm acıları kazıyıp attım yüreğimden,
Bir tek sen kal istedim geriye.
Beceremedim…
Kendime katlanamıyorum
Ve kendimle yaşamak oldukça zor.
Yeni yıldan dileğim bir an önce kendimden kurtulmak.
Bu nasıl olur bir fikrim yok.
Gökyüzüne ulaşmak isteyen bir çakıl taşı gibiyim
Ya da dünyayı sırtlamak isteyen bir karınca gibi.
Sönmüş bir yıldızın üzerinde,
Yalnız bir adam.
İçin için yanar yıldız,
İçin için yanar adam.
Kan kırmızısı güller açtı seherinde sabahın,
Bülbüller çoktan intihar etmişlerdi.
Bu sevda kime ölüm getirir?
Saçlarının siyahıyla ölüm arasında hiçbir fark yoktur.
Çaresizlik,
Balçık gibi,
Güneşli günler var,
Yaşamaya inandığım,
Gözlerimin gördüğü,
Çiçekler sarı, mavi, kırmızı ve beyaz…
Ağaçlar yeşil,
Gözlerin kahverengi,
Yüzüncü yılında Cumhuriyetin; daha gür sesimiz, biz daha genciz,
Hiç sönmedi, sönmeyecek asırlardır yanan bağımsızlık ateşimiz,
Korkusuz ecdadımızın izinde, memleket sevdasında yüreklerimiz,



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!