Söküp attım içimden,
İçimdeki pisliği bir seferde,
Bir seferde yandı ömrüm,
Yandı ömrüm ben içimdeki pisliği atmadan önce.
Sürmedim sefasını dünyanın,
Üzgün olduğumu sanıyorsun,
Belki de kahrolduğumu
Ya da ince hastalığa tutulduğumu.
Yanılıyorsun.
Çünkü üzgün olmak için bir sebebim yok,
Çünkü sen yoksun...
Depresyona girmişsin,
Uyku nedir bilmiyor,
Hiçbir şeyden zevk almıyormuşsun.
Anlamıyorum seni
Ya da depresyona girmiş herhangi birini.
Neden depresyona girer insan,
Acıyla açıldı gözlerim yeni güne,
Bedenim sağlamdı belki
Ama ruhum paramparça.
Ne sabahlar yaşadım ben oysa
Güneşi çağırırdım neşeyle,
Dokunma ellerime,
Ellerim ellerin için titriyor olsa bile.
Dokunma sakın yüreğime,
Yüreğim yüreğine hasret,
Yüreğim yüreğin için çarpıyor diye.
Işıklar kapandığında başlar ağıtlar,
Karanlığın içinde büyür çığlıklar,
Yalnızca hastalıklar değildir geceleyin azıtan,
İnsan ruhunun üzerinde de gezinir gecenin laneti,
Sonra hiçbir şey olmamış gibi uyanır insan,
Güneşli bir sabaha.
Refakat edebilir misiniz zavallılıklarına bu ademin?
Müsaade etmeniz kaydı ile elbette, kendisine.
Vücut sıhhatinde değil bu bunalma hali,
Esasıyla ruh sıhhatinde.
Ehemmiyetsizlikle ehliyetli bu adem,
Mühim olmayan işleri dolayısıyla hayat bulmakta.
Eskidi bir anda tüm gezegen,
Çiçeklerin rengi soldu,
Gökyüzü karardı,
Bulutlar eskisi kadar beyaz değil,
Leziz kokular yok artık,
Uyanmaya kıyamadığın sabahlar,
Beni merak etmişsin,
Merak edilecek şey yok gibi,
Sanki değerliymişim gibi,
Kendin gibi.
Ben;
Yeterince çirkin değilmiş gibi,
Bir de gözlük aldı şişman adam,
Söylediklerinden pişman adam,
Yaşadıklarından obez,
Gözleri de görmüyor bu kez,
Utanmaktan yorulmuş,



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!