Gece ve karanlık,
Karanlık ve soğuk,
Soğuk ve yalnızlık içindeyim odamda.
Geçmişimden çıkıp gelen hayaletler,
Pişmanlıklar ve olmamışlıklarla ben,
Odamın en sert ikliminde,
Anlatmak istediklerimi anlatamamak,
Lanetlenmiş gibi kalakalmak,
Çaresizlikler içinde en yamanı,
Yanlışlara tutunmak ve yanlış anlaşılmak.
Temmuz ayı ve hava oldukça sıcak,
Ben bir kahraman değilim elbet,
Yoktur bende gökler kadar heybet,
Etten kemikten bir insanım yalnızca,
Nasıl düzelteyim insanlığı aklımca?
Toprağa dökülen bir damla kan,
Yendim mi sandın hayatı, ölüm sana yaklaşıp dururken?
Bildim mi sandın sırrını insanların, sırra doğru giderken?
En bilinmez soruyu sormadın henüz zihnine; daha erken,
Yaşanacak bir ömür dolusu çile ve yaşatacakların varken.
Sen giderken sevda ikliminden ivedi bir yağışla,
Gönlümün çıplak ayakları koşar adım kanıyordu,
Sana giden dikenli sevda yolunda.
Sen gittiğinden olsa gerek,
Ulaşamadım bir türlü evrenin senli zamanlarına.
Uyumak
Ve bir daha uyanmamak,
Ölmek gibi yani,
Yitip gitmek hafızalardan…
Daha da mühimi hafızamdan kurtulmak…
Güzel olurdu.
Üşüyorum
Issız bir çölün ortasında,
Isınmak içinse;
Düşlerimi yaktım yaşamak pahasına.
Karanlık
Ve gökyüzünde ay bile yok artık,
Özlediğim rehavet yazda da değilmiş meğer
Kış diye üzülürken ben, birden bire geldi bahar,
Ardından uçsuz bucaksız yaz,
Sarı başak buğday tarlaları,
Güneşin kavurduğu tenim,
Aynı buhranın içinde sıkışıp kalmış bedenim.
Üşüyorum,
Soğuk tüm bedenimi ele geçiriyor,
Tüm hücrelerim soğuğun işgali altında,
Mücadele ediyorum,
Ölmek istemiyorum,
Üşüyorum…
Sana ihtiyacım var,
Demiştin ve yağmurlu bir gündü,
Bir bahar günüydü.
Yorgun ve yaralı görünüyordun,
Bense sana aldanacak kadar aptal
Ve aşıktım.



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!