Bozkırda çorak toprağa düşen yağmur damlası,
Beklenmiş ve hasret duyulmuş,
Hesap yarım kalmış,
Gözler geride ve açık.
Azrail’den bir gün daha istenmiş, umutsuzca.
Eller gökyüzüne açılamamış,
Gerçek sanıdığım ne varsa yalanmış,
Koskoca bir yalan!
Ömür dediğimse yalnızca yağma
Ve yalnızca talan,
Yaşadıklarımdan arta kalan;
Bir avuç gözyaşı
Isıtsın ve aydınlatsın istedim güneş,
Sarsın ruhumun tüm soğuk dehlizlerini,
Kokmasına kokacak ama dona geldi bu leş,
Nasıl sileceğim bu yaranın izlerini?
Ben,
Sessizliğin kırsalındayım
Ve dişlerimin arasından dökülen;
Silikleşmiş birkaç kelime,
Hani can yakan yürek yangınından çıkmış,
İsten dumandan kapkara,
Tam yanacakken,
Hayat gibi,
Hayatım gibi;
Bana kollarını açmaz bu kalabalık şehir,
Sözlerim,
Gecenin kırık aynasından sarkıyor,
Sözlerin,
Hedefini bulmuş oklar gibi bağrımda sızlıyor,
Bir nehir gibi açtığın yaralardan sızan kanım,
Birikirken kendi yatağına sığmıyor.
Bu yangın,
Sebebim olacak bir gün.
Umursamıyorum şimdi,
Korkmuyorum da.
Ama biliyorum.
Denizleri mavi zannederdim,
Yıldızları beyaz,
Güneşi sarı
Ve insanı ölümsüz.
Oysa ne denizler mavi,
Mayhoş kokusu ıhlamur ağaçlarının,
Kırmızı gelincikler,
Ve portakal ağaçları,
Yarım kalmış aşk hikayesi bir de.
Sessiz kaldı tüm gecelerim,
Sensiz kaldı tüm günlerim,
Dün yenildim,
Bugün zelilim
Ama tüm yarınlar benim.
Gökyüzü,
Karanlık oklarını indirirken ömrüme,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!