Paslanmış zaman gözkapaklarımda
Ve bir anda,
Eski bir deniz yorgunluğu var içimde.
Ne liman ne rüzgâr ne de bir dalga,
Beni silikleşen bir gölge gibi
Eriten, eskiten, epriten yıllar,
Tenimde solgun bir sonbahar,
Yaşanmışlar, yaşanamamışlar,
Açığa alınmış acılar,
Ruhumun ince çatlaklarından sızıyor zaman
Nikotin sarısı yalnızlıkları ben istemedim,
Var olmayan sevdaları,
Tüm ömre sirayet etmiş olan hüznü,
Ve senin gitmeni.
Böyle bahar baharken her yer,
Açılırken kapıları çileli sevdanın,
Benim liseli beyaz gömleğimin bağrı açık
Voltadaydım,
Penceresinin önünde bakmaya kıyamadığım sevdalımın.
Nikotin sarısı acıları ben çizmedim;
Kader diye anlıma,
Yüzüncü yılında Cumhuriyetin; daha gür sesimiz, biz daha genciz,
Hiç sönmedi, sönmeyecek asırlardır yanan bağımsızlık ateşimiz,
Korkusuz ecdadımızın izinde, memleket sevdasında yüreklerimiz,
Korkma, sarsılmaz asla temeli Cumhuriyetin,
Yüz yıldır kök saldı içinde ebediyetin,
Asırlardır sancaktarıdır hürriyetin,
İman dolu göğsündedir Aziz Milletin.
O Millet ki küllerinden yeniden doğdu,
Sabahların birbirinden farkı kalmadı artık,
Her gece aynı zindanda son buluyor,
İnsan yaş alıp ihtiyarladıkça,
Müebbet bir mahkum olduğunun farkına varıyor.
Sarsıldı yer,
Yıkıldı üzerindekiler,
Yok oldu aileler.
Yoksulluğumuzdan,
Kimsesizliğimizden keder,
Toprak evlerimizden,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!