Hiç dönmeyecekmiş gibi bırakıp gitmek bir şehri
Bir ölüyü toprağa bırakıp gitmek gibidir
En çok onda kanasan da
Onda ağlasan da en çok
Bir şehri terk etmek
Eski bir sevdadan vazgeçmek demektir
Bir nehrim var benim,
Gür akar tüm nehirlerden
Taştı mı yıkar zulüm kalelerini
Şehirlerim var benim,
Gülmeler yasaklanmış
Ellerinde kan var
Tutma ellerimi
Şiir tadında yaşamak istiyorum artık ben
Bir namlu ne kadar anlar sevdadan
Bir bomba ne düşünür
I.
Utandın mı sen hiç içtiğin çorbadan
Yediğin ekmekten
Soluduğun nefesten
Hiç bakamadığın oldu mu bir çocuğun gözlerinin içine
Son model bir araba içinde seyrederken dünyayı
Dinmişse tüm rüzgarlar
Ve tükenmişse önünde tüm denizler
Vaktidir okyanuslara açılmanın
Biten her umudu
Yuvarlayıp yüksek uçurumlardan
Bu şiiri yazmak için
İzin almayacağım kendimden bile
Adına ne dersen
İster aşk
İster ihanet
Çevirdim başımı sol yanıma
Gülümsüyordu duvarımda
En yakışıklı fotoğrafı devrimin
Bir sonbahar şafağında doğuşumdandır belki
Böyle dişlerimi sıkarak okumam bütün türküleri
Eskimiş bir mart güneşinin
Yüzüme düşürdüğü yalancı esmerliksin sen
Kendime isyandır beynimde zonklayan şu ağrı
Kavuşmaların eskidiği gün
Hasretin zamanının geldiğini anlatıyor ilkbahar
İlkbahar kendi memleketinde gurbeti anlatıyor yine
Sevgilerin alınıp satıldığı zamanlarda
Ceplerine şiir doldurup
Gezmek sokaklarda
Delilikse eğer
Nedir akıllılık
Nasıl yaşanmalı bu hayat
Artık sadece uzak dostların
Cenazelerinde karşılaşan
Yüzü unutulmuş
Eski dostlar gibi yabancıyız birbirimize
Aramızdan geçen
Ne yıllar, ne asırlar
Bu harika şiirleri yazdıran güzel ve cesur yüreğinize selam olsun, sevgili Melih.
Şiirlerinizle tanışmama vesile olan sevgili Eylem Barış ve Cansın Ünver'e teşekkürü bir borç bilirim.
Sevgilerimle