Kurtuluş ne zaman:
Fakirin ekmek bulduğu gün mü
Ellerini açıp şükredebildiği gün mü,
Aşığın sevdalısına kavuştuğu gün mü yoksa,
Yada hasretlerin kavuşmaya döndüğü zamanlarda mı,
Belki de bir körün
Anlamıyor insan acıyı yaşamadıkça.
Kanı çekilecekmiş gibi olmadıkça damarlarında.
Karnın toksa,
Ve başını sokacak damın varsa ayazda.
Nasıl anlayabilirsin ki
Köşe başında elleri titreyen çocuğun kederini.
Önsözünden gerisi okunmamış
Tozlu bir kitabın satır arasında
Saklı kalmış yaraya dokunabilmektir
Bir insanı anlamak...
2006
Kitaplarda yazıldığı gibi değil
Yaşamadan bildiğini sandığın
Senin bildiğini sandığın
Beyninin derinliklerinde renklendirdiğin
Bir anlık resim
Her şiir yarımdır aslında
Her ömür gibi
Bir satır daha yaşamak ister çünkü her insan
Bir gün daha yazabilmek,
Bir kelimeye sığdırabilmek
Koskoca bir kitabı
Ağlıyorum
Çocuk kalmış bir mayısı büyüteceğim göz yaşlarımla
Ağlıyorum
Delik deşik bir geceye
Biliyorum ki darağacını aşmaz sesim
Umursamadığın bu gözler
Gördü hiç görmediğin uzakları
Önemsiz dediğin herkesin gözünün içine baktı usanmadan
Ve kardeş bildi acılarını
Hiç tutmadığın bu eller
Büyüdükçe mi kabuk bağlar
Çocukluktan kalma yaraları insanın?
Kapkara bir bulut başımın üstünde
Hayatla saklambaç oynar gibi yalnız
Bezden bir hücrede tecrit edilmiş bedenim,
Babalar hep kendi ardına saklanır
Gizli gizli gözyaşı biriktirirler akşamlarında
Herkesin uyuduğu vakitlerde
Bilirim ki uzaklarda
Yapayalnız bir çocuk düşer aklına
Bir kadehin en derin yerinde aradım seni
Yoktun
Hiçliğe dönerken bütün saatler
Kapalıydı bütün kapılar
Bütün denizlerin durulduğu bir vakitti
Bu harika şiirleri yazdıran güzel ve cesur yüreğinize selam olsun, sevgili Melih.
Şiirlerinizle tanışmama vesile olan sevgili Eylem Barış ve Cansın Ünver'e teşekkürü bir borç bilirim.
Sevgilerimle