Yine bir kitabı kenara koyup başka bir kitaba başlamışsın. Ben gökyüzünün karanlığına bakarken sen yıldız sandıklarının peşine o kadar dalacaksın ki, gözünün önünde duran adamın bütün yıldızları sahici olmayanlar yüzünden kayacak. O yüzden karanlık gelecek gökyüzü.
-Perdeyi aç hisset bugün tüm melekler avucumuzda, hisset bulutlar da biz, umutlarda biz. İkimiz...
Güneş gibi doğuyorsun dünyama
Yüreğimin buz sarkıtları
Damla damla çözülmeye başlayıp,
Her bir damlanın çoğalarak birleştiği,
Sevgiyle taşan bir şelaleyi andırıyorsun.
Ay'ın dünyamızı aydınlattığı gibi,
O Kadın'a...
İki dudak nasıl bulur birbirini?
Yan yana kıvrılan iki beden önce uyku derken dokunuşlar nasıl bulur birbirinin izini?
Gözlerini görüyorum, şimdi hep öyle bakıp gülümsemeni isterdim. Konuşuyorsun, bir şeylerin var anlatacak, susmanı hiç istemiyorum zaten. Öyle güzel bakıyorsun ki, üstümüzden bulutlar geçiyor, aynı saat içinde dört mevsim bir düşün içinde gibiyim, masal kahramanı olman gerek.
İnsan yanındakinin elini tutup yürüdüğünde bir süre sonra unutur o eli tuttuğunu. Ama sen öyle değilsin öyle değil ellerin, ellerimiz saatlerce hiç bırakmadan birbiriyle ve hep farkındayım bu güzelliğin. Kokun sanki bu dünyadan değil, kullandığın parfümden bahsetmiyorum, tenin asıl beni sarhoş eden. Hep sana sarılıp dans etmeyi isterdim, yüzünde o güzel gülümsemen ve tatlı yanaklarınla bana bakıyorsun ve dans ediyoruz, müzik hiç susmasın istiyorum, döne döne dans edelim, sıcaklığın hep yanımda olsun.
Uzak değil hiçbir yer, hadi diyorsun başka bir yere gidelim, kayboluyoruz şehirde. Sanki bütün insanlar birlikte izlediğimiz bir tiyatronun oyuncuları, herkese gülerek dolaşıyoruz. Yine yağmur yağdı ve yine ıslanan ben oldum, saçlarımın bu halini sevmiyorum ama sen yanımdasın ve gülüyorsun, bu da beni çocukken ıslanışlarım gibi saf ve temiz yapıyor, sen hep gülümse. Başka bir şey için gelmiş olamam dünyaya, başkasının beni daha konuşmadan anlaması mümkün değil sanki.
Bir Bilsen;
Ne gece vardiyaları tuttum,
Güneşi görmemiş düşlerimde sana sığınmak için.
Deniz fısıldıyor… Soluksuz sahil şeridinden birkaç tane rüzgâr çalmak için bekleyen coğrafya… Nar çiçeği baharları geride bırakan iklimlerden yolsuz haritalar…
Mürekkepsiz kalemler seni yazıyor, geceden gündüze kollarının arasından dökülen demet demet sevinçler olabilir miyim? Teninden bana akan yaseminlerde aşk. Bir akşamüstü güneşini dilimledim, gönlüne serpiştirdim, duydun mu portakal kokusunu?
Bulutların körebe oynadığı bu saatlerden gerdanına iliştirilen kızıl olmak istedim, yastığındaki iz, çarşafındaki buruşukluk, gömleğindeki ütü izi, losyonundaki mentol ve cebindeki buruşuk fiş olmak… Hayatına usulca sızmak, gerisi zaten soluksuz fotoğraf kareleri…
aşk'tır umut. bir gözyaşının toprağa düşmesi kadar ıslak, toprağın onu kurutması kadar masumdur. fikirlerden değilde kalpten türer. ılık bir esintiyle yüzüne yansır ve sarar bedenini. vazgeçilmezdir. tıpkı her ilkbahar yeniden filizlenen doğa gibi. yada bulut maviliğinde erimiş kar suları kadar temiz...
Kan.
Biz’den değil, biz’im değil.
Zehrini yüklenmekten ağırlaşmış bir yılan gibi,
Bir nefesi düşlüyorum yüzümde, bir kalp atışını, sıcak ve ıslak bir öpüşü...
içimde seni yitirme korkusu olmasa
yüzüm yüzüne değer mi bilmem
ellerim ellerine.
alnını ufka dayamaktan yorulursan
kırık bir omzum var
güneşe sorsan: bugün değil
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!