Hemen ölürsek
Bir sıkıntı yok da
Ya ölmezsek,ölemezsek
Ya sürgünümüz uzarsa…
İşte asıl sıkıntı orda.
Nazlanmak sana,
Katlanmak bana.
Küsmek sana,
Konuşmak bana.
Gülmek sana,
Ağlamak bana.
Şehir hastaneleri,okul,tünel ve yollar…
Açken millet,bunca yatırıma ne gerek var?
Enerji aramayın Kara ve Akdeniz’de?
Yazık paraya açken halk;akıl yok mu sizde?
Ne vatan ne bayrak ne de devlet,tek derdi midesi,
Göbek burunda,hırsız kedi boynu ensesi.
Ona hizmet etmeli memuru,marabası,
Olmalı yazlığı,kışlığı,lüks arabası.
Fakirlik,hastalık,öksüzlük,sıkıntı…
Her şeyi gösterdi bize Allah.
Görmediğimiz bir zenginlik kaldı,
Onu da öbür dünyada gösterir inşallah.
Orda bir köy var, işte o köy bizim köyümüz,
Gider geliriz,öyle uzak değil,yakındır.
Cana can katar pınarından akan suyumuz,
Cennet bahçelerinden bir bahçe,Hisarçandır.
Uyum içinde bak; dağlar benziyor nakışa,
Şafak vakti
Hep aynı saatte öter horozlar,
Kurulmuş saat gibi…
Fark etmez kar,yağmur,rüzgâr…
Ne önce ne sonra
Tam vaktinde öterler,
Severim güneşin sabah ilk selamladığı
Ak saçlı gümüş dağların sisli doruğunu
Bir mağaraya atmak isterim soğuğunu
Gam veriyor bana şelâlenin intiharı
Kahve gözlerin düşüyor birden yüreğime
Gelince sonbahar,kaplar ruhumu bir hüzün.
Kaplamış gökyüzünü kara garip bulutlar.
Seçilmiyor bulutların gerisinde yüzün,
Yandı deniz gülüm,tükendi bir bir umutlar.
Her geçen günde tükeniyorum ben azar azar,
Şimdi sen gelsen ne yazar gelmesen ne yazar.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!