Gözlerinin içine bakarak
Ona Benim için öldün dedim
Keşke Mezar taşına dokunarak
Asıl ölen benim diyebilseydim
Adı yıldızlara
Gözleri aya kazınmıştı
Tebessümü yeryüzüne
Hasreti göğün yüzüne bulaşmıştı
Masum bir melekti
Belki de kanatları koparılmıştı
Rüzgar saçlarını okyaşınca
Kapanırken karıncalanır ellerim
Tan kızıllığı dudaklarına yapışınca
Ben kendimi sahipsiz bilirim
Ey gökyüzü bakışlı kadın
Sana uçarken yoruluyor kanatlarım
Sessiz bir çığlık var hâlâ gülen dudaklarımda
Elem dolu bir kederim ilkbahar toprağında
Nicedir bu yolsuz kalmış çağa direniyorum
Ancak günden güne evimin yolunu unutuyorum
Dayanmıyorum, diz çöktüm hayat karşısında
Bir çay yap bana Samra
Kürt çocuğunun gülüşü kadar sıcak olsun
Bir sigara sar bana
Mazlumun gözyaşı gibi koksun
Bir kader yaz bana
Nasıl mı kaldım senden sonra
Aynada yarısı görülen bir yüz kadar yalnız
Bitmiş bir mumun ipi kadar çaresiz
Yanmış bir kibritin çöpü kadar halsiz
Ve ölmüş bir şairin kalemi kadar sahipsiz
Ne kadar çok savaş verdim sorma
Vicdanıma yaraşabilmek uğruna
Kara kışlarda üşüyedurdu yüreğim
Kuru ayazlarda gözümde dondu yaşım
İnsan kalabilmekti tek gayem
Bu uğurda serden dahi geçtim.
Ölümüne sevdam diye anlattığım kalemle
Ölümüme failim cümlesini yazarken
Ben kalemimden bile utandım
Bin kalbim olsaydı
Binini de sana verirdim
Ama sen birini bile hak etmedin
Nasıl da toz gibi dağıldık
Kitap arasında çiçek misali kuruduk
En sevilen şarkıydık, unutulduk
Biz mavi masallarda kaybolduk
Dert masasında meze olduk
Aslan abemm