bugün Pazar
ihtimal ki balkonundasın şu an
saçlarını tarazlayan bir rüzgâr var sokağında
hava soğuk
belki mutlusun
belki de hüzünlü ve mahzun
zamanı değildi çekip gitmenin
beyaz bir ağıttır mevsim şimdi Alinda
kulaklarımda
eski bir yazdan kalma kelek sesleri
kıl bir çadırdan hatıra
hayat
uzunca bir zamandır dokunaklı bir şarkı değil
ne kadar uzak şimdi o gümrah nehir
yazlar saklandığımız o kadim şehir
çoktan geçmişiz sevdanın altın devrini
İçimin ırmağına akisleri düşünce eski günlerin
Kanatmaya başlarım gövdemin rüzgar yaralarını
Ne baba sevgisi gördüm
Ne şefkat elini annemin
Bu yüzden hep keder şiirleri yazar
suya düşen kuru bir yaprak gibiyim bugün
aldığım nefes yetmiyor ciğerlerime
teselli etmiyor içtiğim tütün bile
ölürcesine yorgunum
polis kapımı çalıyor kimlik soruyor
rüzgar
tatlı bir ürpertiyle sarıyor akşamları
sahilde
âşıkların veda izleri
Yurdagül Abla'nın boynu bükük
hoşça kal
kalbimdeki mübrem
içimde bir nehir gibi
kabaran Haziran
ve Temmuzun hasreti
Ney'le konuştum dedim bana derdini söyle
Kim ağlatır seni bu feryat nedir böyle
Dedi sevgiliden ayrıldım üzgünüm
Gayrı geçmez alemde figansız günüm
Şimdi hüznü paylaşırım acıklı nefeslerle
Sirkeci'de eser yorgun bir yel
Gözlerim hicran döker kan döker
Nafile aradım elimin yanında bir el
İnsanda ölürmüş anılarla beraber
Yaslandım iskelenin demirlerine
yüzümü rüzgara bırakalı hayli zaman oldu
hayallerimi
terkedilmiş köhne bir evin
sıvası dökülmüş duvarlarına
her akşam tanımadığım bir hicran
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!