tadı kaçmış fırından aldığım ekmeğin
yıldızları sönmüş göğümün
hep uzaklardan geçiyor gemiler
beklediğim istasyonlara uğramıyor trenler
ey ökseye düşmüş minik serçe
çırpınma nafile
Veda anı geldiydi
Yağmurlu bir ikindiydi
Gözlerinde bir yorum
Bilmediğim bir dilde
Attığı her adımda
sorgularda kalırdık
duyunca bir serçenin sesini
aşabilmekmiş Aşk
içindeki korku denizini
hani bilirdik
I.
2016 yedi ocak perşembedir
Sultanahmet dal bir uykuda
uykuda yedi tepeli şehir
Çemberlitaş Kazlıçeşme Üsküdar
uykudadır çağlardır akan nehir
Ordu'dan İstanbul'a
Bir akşam çıktık yola
Yaz yağmuru gecede
Tosya'da verdik mola
On dördüdür Temmuzun
sevda ateşine hiç düşmeyiver
bağına hâr düşer şaşar mevsimler
o gamelidir dert ile keder
Leyla'dır Aslı'dır gök ile yer
sevda dedikleri bir güzel çağdır
alnımdaki her kırış uykusuz bir geceyi saklar
her teli bir seherden hatıradır saçlarımdaki aklar
bilseler gün görmeden göçüp gitmiş bebekler
bizden de kara bahtlıymış bu şair diyecekler
06 Mayıs 2016/Ş.Urfa
apokrif sözlerde kalmış sevda
ne Leyla şimdi
ne Aslı
ne Elif
anladım ki savunulur yanı kalmamış hayatın
ruhça susup
çekebilseydim dualitenin kör eden siyah perdesini gözlerimden
böylesine yüksek duvarlar örmezdim hayatla arama
ve gidişlerinin ardından kalmazdım böyle
ruhumda jiletkesiği bu tatla
görürdüm buzdağının öteki yüzünü
havaalanları
şehirlerarası otobüs garları
terk edilmiş vagonlar istasyonlarda
birer nişandı anlamadık
cümleler yarım kaldı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!