simsiyah ıssız küflü bir oda
taş izi göz bebeklerim
karayım kapkarayım
ne tarafa baksam körüm
hangi yöne gitsem sürgünüm
elim kalbimde sımsıkı
sarhoş bir örümcek
ağ örmeye çalışıyor
meyhânede
gördün mü
meyhâneci
gördün mü
sen susarak kazandın
ben susayarak
sen küstüm çiçeğisin
ben yalnızlık
her sabah küfleniyoruz önünde
güneş görmeyen pencerelerin
bir kedi yatıyor asfaltta
cansız
öyle hazin
öyle eksik
öyle paramparça
harp ganîmeti
günyeli esti bir gün
Hümâ Hâtun
kasıldı
sancılandı
otuz dedi mart
günlerin günü
gün doğdu şehrin üzerine
gözlerini ovuşturuyor insanlar
suratlar asık
mimikler küfür
ürperiyor vücut
göz kapakları ağır
Her hazan
ağaçlar da ağlar mı
zümrüdî
solmuş sararmış yapraklarına
bakıp bakıp
sulu sepken ardından
bin kurşun sıktın yüreğime
eski günleri tahayyül etmekteyim
yürüyüşünü
gülüşünü
hem bu dünyâdan
hem senden
kelebeğin ömrü kadar temâşâmız
yürüyorum arnavut kaldırımda
sen benden uzak
ben senden
yeşeriyor âşkımız
kaçamak bakışlarda
hasret orucu yeter gayrı
çok acıktım
çok susadım sana
âşkına
sevdâna
ölümüne sarılmak
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!