Benim için kendini eriten arkadaşım!
Sevdiğimin elinden bir yaradır almışım:
Sırtımdaki bıçaktan ben memnunum, dokunma!
Islanıp uyandığım, gafletten başka nedir?
Üzerime damlayan, rahmetten başka nedir?
Bir hatamı gördüğünde
Çatabilir, dostum onlar.
Beğenmezse, huzurundan
Atabilir, dostum onlar.
Sevgi bakmaz yaşa-başa,
Sizi görmek, gönlümün aydınlığı, dostlarım;
Gözleriniz, yorulup sığındığım bir çadır.
Elinizi elime verişiniz dostçadır;
Sizinle tamam olur her sabah eksik yarım.
Aşkınla arındı kalbim isinden,
Umutsuz bir ışık doğdu cahilde.
Dinleseydi şu ezanı sesinden
Secdeye giderdi Ebu Cehil de.
Kapına gelen bu kaçıncı davet!
Sevdiğim, aşkına düşen düşene;
Zorlukla yer buldum sonuncu safta.
Canım kurban bu çukuru eşene;
Gönlüm dipsiz kuyu sana zaafta.
Bir hûrî gibisin cennetten kaçan,
Bin dokuz yüz doksan iki'den beri
Haklının dik başı Eğitim Bir Sen.
Sahipsiz değildir akarken teri,
Ekmeği ve aşı Eğitim Bir Sen.
Nerde şeytan varsa, orada taşçı;
Sen varken Yozgat’a kış mı gelir hiç?
Isıtır gözlerin hemen Eminis.
Kuzuya mutluluk düş mü gelir hiç?
Saçların kumral bir çimen Eminis.
Musluğu açmadan bardak dolmuyor,
Cennetten çıktım da nâra ulaştım;
Ah! Yolun sonunu görebilseydim.
Gurbet derler bir kâbusa bulaştım,
Şu düşü bir hayra yorabilseydim.
Bir işim, bir eşim, bir evim olsun;
Kerem’dir Aslı’nın hayran ettiği,
Ferhat’ın ağıdı yaralar ay dost!
Zalim bir rüzgârın daldan ettiği
Bir yaprak, söğüdü yaralar ay dost!
Umudu söndürme, vefayı yakma;
Hey, kaderim sandığım ömrümün sonuna dek;
Geçer miydi günümüz sormadan, aramadan? !
Açarken kalbimizde çiçekler öbek öbek
Nasıl geldik bu hâle farkına varamadan? !
Hep düşeş gelmiyormuş mutluluk kumarında;




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!