Dört kitapta hak görürüz,
Her beşerde Rab görürüz.
Kâinatı tek görürüz,
Budur bizim irfanımız.
Biz varlığın cevheriyiz,
Bir duman tüter önce, tren yola düzülür
Gurbete giden yolcu, gözü yaşlı süzülür
Her istasyon bir hatıra, bir ayrılık türküsü
Bu uzun yolculuk canım, kısa ömrün öyküsü
Çocukluk geçti gitti, yeşil tarlalar gibi
Her sabah
alışveriş çığlıklarıyla uyanıyoruz
Kredi kartlarımız
dijital kırbaçlar altında inliyor
Ekranlarda kaybolan parmak izlerimiz
fabrikaların yeni hammaddesi oldu
Ulular bir pazar kurdu,
İyi malı herkes aldı,
Kötülerse sana kaldı,
Yâr elinden dönen turnam.
Aman turnam, cânım turnam,
Söyle turnam söyle Hüseyin misin,
Deşt-i Kerbelâ'dan geçmiş gibisin.
Söyle turnam söyle sen Âlim misin,
Amansız bir cenkten çıkmış gibisin.
Söyle turnam söyle sen Hamza mısın,
Uçun turnalar, semaha durun,
Hakk divanında onda nur olun.
Kanadınız sevda, gönlünüz pür nur,
Ali'nin aşkıyla eylenip dönün.
Gökyüzü meydanınız, deryalar yolunuz,
Dost eline düşeli,
Üç kandilde yandım ben...
Biri toprak oldu,
Biri suya daldı,
Biri hava kaldı,
Ateşte pişeli!
İkilik dediğin,
Perde imiş gözüme...
Üçüncü göz açılınca,
Gördüm Hakk'ın yüzünü!
Sağ-sol diye ayrılmış,
Bir ismin vardı Zahir'de üç harf:
Hakk'ı andım, Muhammed'i sordum, Ali'yi sevdim...
Dediler: "Gir meydana üçlerle!"
Bir vardım, üç oldum; üçte bir oldum!
İkilik dediğin iki dağ arası,
Asfalt çiçek açmış, gri ve yorgun,
Her kaldırım çatlağı, bir açlık kurdu.
Babamın gölgesi cebimde bir avuç kuşku,
Annemin gözyaşları, paslı bir kaşıkta çorba.
Gökyüzü, yama tutmaz bir eski battaniye,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!