Artık sözlü müzik dinleyemiyorum.
Kemanın ince sesi, onun nefesine karışıyor;
piyanonun tuşlarında yankılanıyor adı,
her notada bir hatıra, her susta bir kalp çarpışı.
Şarkıcıya gerek yok artık,
Sokaklar taş, yürekler taş,
Bir çocuğun bakışı delik deşik.
Gözyaşıyla yıkanıyor Mescid-i Aksa,
Ve biz hâlâ susmakla meşgulüz…
Her harabe bir dua tutar içinde,
Ben seni unutmaya değil, 
Sende eksilmeye çalışıyorum.
Her gece, isminden bir harfi Daha az anarak uyuyorum.
Ama harflerin kendisi hâlâ sen.
Ben seni, Bir hücrenin içine mühürlenmiş ışık gibi sevdim.
şehrin rüzgârı yüzüne değiyor,
yağmurun son damlaları asfalta düşerken
ben seni arıyorum kalabalığın arasında —
bazen buluyorum,
bazen bulmakla kaybetmek arasındaki o ince çizgide duruyorum.
Ay'ı dolunay yapan masum hülyalarmış,
Kara Çocuk, gülen küçükleri kıskanmış.
Her gülüşte biraz eksilmiş aynalarda,
Görmüş alnını, şakaklarını kırışmış...
Kalbi artık sevmek için çok yıpranmış,
Yine karanlık bir gecenin ufkundayız,
taşların dili var,
gölgeler kendi üzerine kapanıyor.
Bir lamba çatlıyor —
ışık, yere dökülmüş su gibi




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!