O dua, tövbe ettiğim ilk gecede doğdu.
Kelimeler dizime düştü birer birer.
Gözyaşım kıbleye döndü,
kalbim ilk defa yüzünü yıkadı.
Ve tam o anda —
bir ışık geçti içimden,
Küllerinden doğar bir şehir, sessiz ve vakur,
Her sokağında bir dua, her taşında bir huzur.
Bir çocuk bakar göğe, gözlerinde “sabır” durur,
Ve gökler şahittir: Zulüm geçer, iman kalır, gurur.
Bir annenin elleriyle başlar dirilişin sesi,
Sen kendini,
Benim gözümden bir an olsun göremedin,
Mazursun.
Ben seni kalbime sığdıramadım,
Rabbime anlattım, mazursun.
Bir vuslatın kıyısında değil miyiz şimdi,
Ne tam yakın, ne de uzak düşmüş kalbimiz.
Sen kendine yürürken sabırla,
Ben seni, sen olduğun gibi beklemekteyim.
Nereden bileceksin dedin ya bir zaman,
Ben sensizliğin her harfine dokundum o günden bu yana.
Rüzgârın yönü değişti, gül soldu,
Ama kalbim senin adında hâlâ ilkbahar sanıyor zamanı.
Biliyorsun, her gece dualarımda adınla başlar cümlelerim,
Kendimden geçtim, bulamadım beni,
Sordum kim bu diye,
Dediler mum gibi eriyip dondu yüreği.
Anlamaz onlar sebeb-i kederi,
Kalmadı mı artık soranı, seveni?
Bilemem yol uzun ve karanlık,
Geldi Ramazân, nur ile doldu cihân,
Rahmet-i Rahmân, âleme sundu ihsân.
Âşık-ı sâdık, secdeye erdi safâ,
Zikr ile coştu, nûra kesildi semâ.
Bir tren gecikti o sabah.
Sinyal karardı;
içimde uzun bir kırmızı yandı,
sonra sustu.
İstasyon sessizdi.
Bir gün doğdu kalbimin en derin yerinde,
Ne mevsim vardı o an, ne vakit…
Sadece bir isim fısıldandı içimde,
Ve ben o ismin yankısında seni duydum.
O günden beri hiçbir sabah sıradan değil.
Sana sessizce yaklaştım,
Bir dağın gölgesinden geçer gibi,
Bir çiçeğin duasına konar gibi...
Sen bilmeden,
Ben seni kalbime alırken,
Rüzgârdan bir tül geçiyordu alnımdan.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!