Bir vapur inerken martıların arasına,
Şehirde bir sessizlik düşer kıyıya.
Boğaz, senin sesini anımsar sanki,
Ay’ı andıran bir yüz gelir aklıma.
Kaldırımlar yürür gibi ardından,
Bir Gönlü Beklerken
Sana bir aile hayaliyle yaklaştım,
Kırılgan değil, kök salan bir niyetle.
Bir ev değil yalnızca,
Bir yuvaydı özlemim:
“Kal ya da git ama lütfen bana bir daha
belirsizlik zor deme…”
dedin ya,
ben zaten o belirsizlikte sana inandım.
Çünkü ben sana hep vardım,
henüz adımı bilmeden önce bile içimden geçen sendin.
Doğdu gönül ufkunda vuslatın mâh-ı tâbânı,
Aşkınla nûra gark oldu kalbimin her zamânı.
Yıldızlar gülüşlerle süsledi engin semâyı,
Her ışıkla müjdeledi vuslatın armağânı.
Sebeb sensin doğan her sabahımın,
Ziyâ sensin, gönül mahzûn, devâ sensin.
Cihân sensiz bahâr olmaz bana,
Ne varlık var, ne de bir cân, duâ sensin.
Gözümde her gece doğar hicrânın mâh-ı tâbânı,
Kalbimde kanar durur o gülün sessiz devrânı.
Çölde açar o gülün her yaprağı sırla dolu,
Dikenleriyle yakar, kokusuyla mest eder cânı.
Korkuyorum
Bazen aklımı yitiren bir rüzgâr gibi,
Bazen canımı çeken bir gece gibi,
Ama en çok
Gözlerindeki sabahı kaybetmekten korkuyorum.
Bazen umut, rüzgârın en nazlı haline bürünür,
Bir kuytuda uyanır, sessizce beklerken,
Gönlüm, hüsranın buz dağlarında yol alır,
Ve sevda, kırık bir aynada kaybolur, bir hiçken.
Geceler siyah bir örtüyle sarar beni,
Yağmur inerken sükûtla şehre,
Bir kara çocuk eğilmiş zamana.
Avuçlarında tövbeler, gözlerinde umut,
Kırık aynalarda kendini aramakta.
Her damla, kalbimde bir dua olur,
Ey sükûtumla konuştuğum yârin adı,
Vefâdan bihaber, rûhumda yâd adı.
Ne bilsin aşkı, kalbi körelmiş olan,
Bir tebessümle kandı, irfândan yoksun kalan.
Ben bendim; hilm ile sabrı harman ettim,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!