Kâmuran Esen Şiirleri - Şair Kâmuran Esen

Kâmuran Esen

Aynaya,
Çöken avurtları
Hüzün dökülen yüzü yansımış kadın!

Ne çıkar
Gözlerinin yeşili solsa

Devamını Oku
Kâmuran Esen

Bak sana ne getirdim:
Bahçelerden baharı
Çocukların aydınlık yüzündeki
Gülüşü getirdim.
Kır çiçekleri topladım
Ayak değmemiş tepelerden.

Devamını Oku
Kâmuran Esen

Hepinize iyi günne.......İyi misiniz? ....Ah çocukla bem (benim) gene bi derdim va. Bizde dert bite mi? Dert, bizim evin kadrolu elemanı...Geçen bi gözlük aldım.Dünyanın parasını vedim.Gözlüğe vediğim paraynan, beş sene önce eski bi direktor adıydık.Şinci satsak direktoru bi gözlük parası etmez. Bi de “enflasyon düştü,” deyolla. Halt etmişle.Düşdüğü müşdüğü yok.......Züğürt tesellisi işde.......Emme (ama) gözlüğü dakameyon.Gözlüğü gözüme dakdım mı, göynüme bi bulantı geliyo. Hem bulantı geliyo, hem de çatallı (çift) görüyon.Bu gözlüğe unca parayı boşuna mı vedim? Bem sizin gibi mayişim va, gene gene gözlük alacak? Dakmasam,u vakıt (zaman) da her yeri gara bi bulut gapleyo(kaplıyor) .

Ben mayene omak (olmak) uçun, hastaneye gitdimdi. Amanin hasdane bi galabalık bi galabalık, maşşer yeri gibi.U galabalığı görünce içime bi ferahlık geldi, bi ferahlık geldi. Neden derseniz, ben bi bem gözüm gömeyo sanıyodum. Meğer nece gözü gömeyen varımış.

Hasdala(r) dokdurun gapısına sıralandık.Düğünledeki takı guyruğu gibi. Hemşerilen de(r) sen, tafralarından yannarına varıldığı yok. İnsana gözleni bölerdip bölerdip bakıyolla. Guyruk bi uzun bi uzun. Bi ucu burda, öteki ucu yüz metiro ilerde. Bire bire (birer birer) içeri amaya başladıla bizi. Emme öne (öyle) bicik bicik amayınan (almakla) başolacak gibi del (değil) . Bakdıla omeyo (olmuyor) , üçe- beşe içeri guymaya başladıla.Çekmeceye kaşık guya (koyar) gibi. Dokdura da acıdım. Nankı (hangi) birimize baksın adamcık? Çin ordusu gada (kadar) hasda va.Çin dedim de aklıma geldi.Bu Çinlile, ekonomimizi altüst edecek.Geberesicikle! Bizim dükkânla sinek avleyo, unlarınki insan gayneyo (kaynıyor)

Devamını Oku
Kâmuran Esen

Merhaba Çocuklar.İlkevelâ (ilk önce) hepinize selâm ederin.Muammer Çelik oğlumun gözlenden öperin.Bana cuvap (cevap) yazmış, “Nine mektubunu sekiz gözünen bekleyon,” demiş. Sağosun emme (ama) ona da gızıyon.Kendi kendine “deli” adını godu (koydu) .Uysam (oysa) deli insan deliliğini bilmez.Kendine “deli” deyo emme (ama) , deli omadığını herkeş biliyo.Biznen dalga geçiyo besbelli.

Neyse.....Gelinlemi annadıverecedim bu mektupda de’mi? ....Annadın(anlatayım da) da aycık ferahlayın bayrı (bari) . Allah böne (böyle) gelin kimselere vemesin, beni yakdı, kimseyi yakmasın.Hiç bi işe yaramazla...İkisi de süs gözeli iki gazık.İsde kazma den (deyin) , isde kazık.Hem de hiç yontulmadık.Boyanıp boyanıp gezerle, ayağı yanık tazı gibi.İş güç omayınca, yiyip içip yatınca sağlıkları da yerinde.Çaksanız yere gire ikisi de, çivi gibile. Anaları ikisini de gadir gecesi doğurmuş. Yidikleri önnende, yimedikleri arkalanda. Unna (onlar) sefa sürmeye gemişle dünyaya, ben sürünmeye. Allah’ın adaleti yok menemme(galiba) . Töbosun canımdan bezdirdile.

Aşşama gada seyidiyon (koşuyorum, çalışıyorum) , ayağı yanık tazı gibi. Yemek, bulaşık, iki torun; seyit bakam seyit(koş) .Bi işin ucundan dutuverin deyen yok. Gelinlen ikisi de çalışıyo. Yapdıkları iş de, bilgisayar başında bir iş.Ottukları (oturdukları) yerden para gazanıyolla.Bicik elleri çalışıyo.Bi şu taşa bas, bi bu taşa bas, al parayı......Sabalin (sabahleyin) gakmalana (kalkmalarına) gahvaltıyı hazılleyon, öğlen gemelene (gelmelerine) yimek bişiriyon. Aşama gene öne (öyle) . Prensesle gibi elleni ıccak (sıcak) sudan soğuk suya sokmeyolla. Allah rızası uçun bi ”eline sağlık” deyen yok.

Devamını Oku
Kâmuran Esen

Onlar / dünyayı
Gözlerine uzaktan açılan
Menteşeleri paslı / dar kapılardan
Kocaman gören
Körpecik çiçektiler.

Devamını Oku
Kâmuran Esen

Birkaç gün önce hastaneye gittim.Annemin dişlerinin tedavisi yapılıyor da.Hastaneye her gidişimde, hasta oluyorum.İllâ ki sinirimi ve sağlığımı bozacak şeylerle karşılaşıyorum.O gün de öyle oldu.

Salona bir girdim, onlarca kişi.Ne onlarcası canım, birkaç yüz demem gerek.Önce sıra almak için, sıra kuyruğuna girdim.Bu normal, hiç söyleyecek sözüm yok.Ancak; sıram geldiğinde, bankodaki görevli bayanla anlaşıncaya kadar akla karayı seçtim.Bana bir şeyler söylüyor ama duyamıyorum ki.O da beni duymuyor.Çünkü aramızda kahrolası cam var.O bankonun arkasında, ben önünde.Bankonun genişliği yarım metre falan.Görevli bayan, döner sandalyeye oturmuş, şöyle geriye atmış kendini.Yani benden birbuçuk metre uzakta.Sanki aramızda Ege Denizi var, bir türlü anlaşamıyoruz.

Bankonun üzerindeki camın alt kısımda, tahminen on santim yüksekliğinde bir açıklık var.Görevliyle anlaşabilmek için, ağzınızı o açıklığa denk getireceksiniz ki, görevli sizi duysun.Hadi o duydu diyelim; ama onun ağzında geveleyerek söylediklerini siz nasıl duyacaksınız? Çünkü kulaklarınız üstte kalıyor.Yani camın açık yerinin çok üstünde...Ağzımı o açık yere koyup konuşuyorum, sonra dizlerimi kırıp eğiliyorum ve kulağımın birini o açıklığa koyuyorum.İşte böyle bir ağız, bir kulak yapıştıra yapıştıra görevliyle anlaşabildik.

Devamını Oku
Kâmuran Esen

Ayrılık;
Seven iki yüreğin
Kol düğmeleri gibi
İki ayrı noktada duruşudur.

Ayrılık;

Devamını Oku
Kâmuran Esen

Atasözlerimize çok meraklıyım. Atasözleri ile ilgili kitaplar, ansiklopediler okurum. Duyduğum, okuduğum atasözlerini hemen not alırım. Yazılı ve sözlü anlatımda sık sık onlardan yararlanırım. Atasözleri beni, uzun uzun konuşmaktan kurtarır. Söylemek istediğimi kısa yoldan anlatabilmemi sağlar.

Şöyle örneğin: Ben kahve tiryakisiyim. Günde en az altı, yedi fincan kahve içerim. Nereye gitsem, kime gitsem, hemen bir fincan kahve ikram ederler bana. Zaten yaşadığım kasaba küçük bir yerleşim birimi olduğu için, hepimiz her birimizin neyi sevdiğimizi neyi sevmediğimizi biliriz. O nedenle eşim-dostum, hemşehrilerim benim kahve tiryakisi olduğumu bilirler. Ama yine de sorarlar bazen:
”Kâmuran Hanım! Kahve içer misiniz? ”
Hemen bir atasözüyle yanıt veririm:
“Tilkiye tavuk eti sever misin diye sormuşlar; adamın güleceğini getirmeyin demiş.”

Devamını Oku
Kâmuran Esen

Yaşlı çınarın
Yorgun yıllar omuzlarında
Ama
Gözlerinde ışık var
- ki -
Yedi rengi içmiş

Devamını Oku
Kâmuran Esen

Türkülerimizi düşündüm. Yurdumuzun çeşitli yörelerinden izler taşıyan; içinde sevgileri, acıları, sitemleri,özlemleri, umutları barından türküleri. Bugün başka tür müziklere neredeyse yenik düşmek üzere olan öz müziğimizi.

Ben bu güzel türkülerle büyüdüm. Televizyonun olmadığı çocukluğumda, radyo ile tanıdım ve sevdim türkülerimizi. Türküyü söyleyen kişinin sadece sesi yetiyordu. Çocukluğumda, çanta gibi sapı olan kılıfının içinde koruduğumuz bir radyomuz vardı. Annemin elinden hiç düşmezdi. Kucaktaki çocuk gibi, annemle beraber gezer dururdu evin içinde. Annemin evin hangi odasında işi varsa, o odadan duyulurdu radyonun sesi.

Türkülerimizi işte ben o radyoyla tanıdım. Türkülerimizi o radyoyla sevdim. Onlara o radyoyla bağlandım. Nezahat Bayram’ın, Aliye Akkılıç’ ın, Niyazi Yılmaz’ın, Ahmet Sezgin’in, Muzaffer Akgün’ün, Neriman Altındağ’ın ve daha birçok Türk Halk Müziğini icra eden o zamanın sanatçılarının sesleri hâlâ kulaklarımda.

Devamını Oku