Mesafe koyalım, yürek dürtüsüne
Aşk yükselirken, sevda kürsüsüne
Bitirmeden bizi, duygu örtüsüne
Geri çekil bir adım, mesafe koyalım
Bakışlar gel deyip, ayaklar giderse
Affetmesi için, sende aç ellerini yalvar
Mevla’na
Ham iken, yanıp pişmedi mi baksana
Mevlana
Yaşlanmak mı?
Aldırmıyorum yıllara
Beyazlayadursun başım
Kızmıyorum saçımda ki kıllara
Ben, yıllanmış şarap
Soğuk yataklı, toprak duvarlı mezar
Çeker her canı kendine, azar azar
Ölmek isteyen kaç taliplisi var
Alt üst eder aklı, düşünceyi bozar
Unutma her faninin nefesi tek tek, sayık
Bir kazma
Bir kürek
İşte
Ölüm için ön koşul
Toprak zaten vardı
Ondan zerre taşıyor insan
Nerden bilirdim, bir yılanın üç yıl uyuduğunu
Balın, bozulmayan tek gıda olduğunu
Ördek sesinin, yankı yapmadığını
Ve denizyıldızının beyni olmadığını
Bilemezdim, suyun üç milyar yaşında olduğunu
İlim hızla ilerliyor, inanç geride kalıyor
Ahir zaman insanı, her pisliğe dalıyor
İyi kötü demeden, ne bulursa alıyor
Her şey kötüye gidiyor, neredesin şeriat
Faizin adı oldu; temel ihtiyaç kredisi
Kulaklarımda bir ney sesi
Ve denizin hoş hışırtısı
Dalgaların sahile vuran melodisi
Ve Ney'in tatlı kulak kaşıntısı
Bilmem ki beni uzaklara götüren, ney
Daha geçen hafta veda etmiştik; Kızıldeniz'e
El sallamıştı; o da, Eritre sahilinden
Ama bizim rüyamız başkaydı
Cezbediyordu; bizi Nil
Ve nihayet buluştuk; Beyaz Nil ile
Mavi Nil'den
Noel Baba, bir tuzaktır
Gerçeklerden uzaktır
Antalya'dadır; mezarı
Anonimdir, yazarı




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!