Kurşun
Deldi geçti; deri zırhı
Geriye bıraktı
Gözyaşı ve kahrı
Kalem
Sen doğunca, nur olmuştu hanem
Şehitliğin geldi, yandı ciğerparem
Kolay mı alışmak yokluğuna ey oğul
Ben vuruldum yerine, acımı nasıl yenem
Yıktı bu acı, indi en derine
Yirminci asırdı ve yıl bin dokuz yüz elliydi
Uzak Doğu’daki harp, gidişattan belliydi
Savaş çığırtkanı olan Çin, çılgın ve deliydi
Ölüm ateşi yakılmıştı, Kore denen yer de
Kan yayılmıştı, Kırk ikinci paralelin boyuna
Beni çıkaracak bir el arıyorum
Birçok elin içinde, bulamıyorum
Derin bataklıkta kayboluyorum
Çeksin bir el beni, bu kör kuyudan
Yolumun üzerinde duruyor meyhaneler
Temiz hava ile iç içe yaşar doğa, köyle
Şehrin dumanlı havasına benzemez öyle
Köy hayatı imrenilir halde değil mi söyle
İnsanın ciğerleri bayram yapıyor köy de
Toprak mistik kokuyor, yağdığında yağmurda
Köyün pınarında, aklıma hep sen düşerdin
Buluşmaya gelmesem, darılır hemen küserdin
Her gözden kıskanır, rüzgar gibi eserdin
Aklımdan hiç çıkmadın, köylü güzelim
Güzelliğine, endamına tüm köy hayrandı
Kapılmışken rüzgarına, dönsem de toza
Bastır istersen acılarımı, katlanırım tuza
Hapsindeyim dağılmış saçlarının sarmalında
Saçların ipek, ben ipekböceği, kalbim koza
Soğuk akıntılarında üşümeye alıştım zira
Sevdam sağlamdır; benim
'Dır dır' edip, kriz yaratma
Aşkını, yüzüme haykır
Arkamdan boş konuşup
Sinirlerimi boşaltma
Gök kubbede bir kapı
Arkası saydam duvar
Semaha yükselir, sessiz çığlıklar
Kulak versen, kim duyar
Renk karmaşası, ufuklar
İslam hayatı tümüyle bir ilim
Kur’an ilmi, rehber ve bilim
İbadet de gözü olan kullarına
Yeryüzü serilmiş bir kilim
30 12 2022




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!