Tütsülenmiş dik saçlar
Sarı boyalı kaşlar
Bağsız ayakkabılar
Delikli pantolon
Hayatı iki kolon
Yalnızlıktan üşüyor, yalnızlığım
Sarkıtlarımdan damlıyor, mecali
Çıt bile çıkmıyor karanlıklarımdan
Bir sürü göz parlıyor ıssızda
Gecenin yalnızlığında
Yarasa kadar sessiz
Hayat bir yaprak misali
En güzel yılları yeşil, yakışık
Fotosentez uğruna
Güneşle, yağmurla barışık
Dal yaprağı barındırır
Bulaşma sevdaya, karanlık bir zindan
Ağırdır sabrı, geçmesi zordur candan
Aşk bir yandan bastırır, ecel bir yandan
Umutlanma vuslata, vaktin varken git
Bekle hırçın sahilde, yakındır son gemi
Kendi başına bir ölüm
Yalnızlık
Yalnızlığı öldüren ise
Korkusu
Cennet
Çıkardığım ayakkabılarıma döktüm
Günün yorgunluğunu
Ve onları kapının eşiğinde bıraktım
Silmeden tozlu solgunluğunu
Elbise niyetine giyindiğim umutlarımı
Kapının hemen arkasına astım
Bugün benim, en heyecanlı bir günüm
Çağrımı aldım; askerliğe uzandı yönüm
Ey sevgilim, senden ayrıldığıma üzgünüm
Vatan bana, sevdam sana emanet
Babamla annemin ellerini öptüm, ilk önce
Yollar gitmekle bitmiyor, kömür gözlüm
İçini karartıyor, asfaltın kömür karası
Kömür gibi mazi vaat ediyor, aşkın
Hasret yine tetikliyor özlemi
Sana olan özlemi
Yenemiyorum bu duyguyu
Atsak da rengimize istinaden çentik
Aynı vücut diline müsaviyiz, identik
Kendine cezp etti, zenci sevgilim
Arada ki deri farkını birlikte yendik
Kuraklığın makûs kaderi Afrika
Bir çiçekti, avuçlarımın içinde Cumhuriyet
Toprağında can buldu, kökünde hürriyet
Ne meşakkatlerle büyüdü, ödedi büyük diyet
Fırtınalı rüzgârlara dayandı, ağaçlandı cumhuriyet
Zorlu yolları aşarak geldik, yıl iki bin yirmi üç




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!