İnsan isek eğer, iyilik olmalı kanımız da
Kötü darbeler, yara açar canımız da
Melekler şahit olur, semada ki şanımız da
Yürüyebildiğince yürü, onurlu yol da
Yeni zaman merfumu başlar, ölüm eşiğin de
Yeni bir yaşam amacıyla indi
Uçan daire
İstila edilecekti dünya
Ve... Vesaire
Umutları havada kalmıştı
Şarkı söylüyor, dağın esintisi
Vokal yapıyor, yağmurun sesi
Güneşten kopuyor, ecelin nefesi
Yeşillik vadilere, it beni rüzgar
Kucak açtım, gökte ki bulutlara
Mazide kaldı, geçmişin buruk dürgüsü
Acıları törpüledi, talaşsız zaman sürgüsü
Ayıpları örterken, ayyuki edep görgüsü
Yerleri süpürdü, kıymetsiz mantık örgüsü
14 06 2009
Deniz kuşları dolaşıyor tam tepemde, bulut misali sayısında
Ve ben oturuyorum Mudanya sahilinde, sarı kumlu kıyısında
Marmara rüzgarı selam getirdi, karşı İstanbul sislerinden
Beyaz bir tül germişti semaya, kokusu kendi mayasında
Selam olsun İstanbul'a, boğaza ve Prens Adacıkları'na
Dört ayaklı asadan ibaret
Masa
Etrafındaki sandalyelerle yapılır
Yasa
Mevzular
Masal olsam mitlerde, tarih boyunca anlatılan
Kulaktan kulağa, asırdan asırlara atlanılan
Yiğitliğiyle kıskanılan ve ünüyle çatlanılan
Pelesenk kalsam dillerde, masal olsam
Aşkı icat eden mucit, sevilen büyük âşık
Hüzün yağıyor Kudüs’e, sicim gibi ince yağmurlarında
Beytül Maktüs’ün ruhunu taşıyor, balçık çamurlarında
Tarihin kanı dolaşıyor, oluk misali kılcal damarlarında
Kanına dokunuyor, Yahudi zulmüne Kudüs’üm yasta
Kubbet-üs Sahra’nın taşı, direksiz havada dururken
Yeni bir oyun sahnede
Oba denilen yerde
Haberini verir jurnalciler
Açılmak üzereyken perde
Meraklı kalabalık ve çocuklar
Hayat, imtihan eden bir okul
Ve baş rolde, aciz bir kul
Yanında olsa da eş, kız ve oğul
Ey kul, sen yaratan sokul




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!