düş kırığı
bir gülüş
can kenarı olsun
günebakan çiçeklerini seyreden
dîlimin yeri
tek perdelik bir oyun
oyun içinde
–duyun–
oyun
oyun beğler oyun
birbirinizin altını oyun
anılar kırık dökük
bir tebessüm çizik taşıyor
kanıyor
anıyor
yanıyor
Aylardan Cemâziyelâhir.
Yıl 1410
takvim yaprağı 23 gösteriyor!
Esmer günler düşer Bakū’ye.
Gönlüm düşer
hatırlamıyorum
kaç sözlük kullandığımı
en irisinden bir
kelimeye ilişir
bakışlarım
Gözlerin diyorsun
Yüreğim ağlıyor ondandır hüznü
Nemi kurumamış
nazarımın
Ötesi Leylâ
Yani sen
Kısa yol hikâyesidir bizimkisi
Kırıkları olmasa gönlün
Ağırlığında yükün
Odunları oda taşırken
Eğrisine tamah niye
bitermiş ömür
69 ile başlayıp 96 ile
bir kocakarı deyivermişti
anlıyor insan
koca–karıdan duyunca
ağlamak
bir hüznün belki de bir sevincin melodisi
duygular kaktüs kaktüs
imrenirken çocuklar
her oyuncak bir kavganın hatırası
ne çok soğutmuşlar insanı kendinden
bakınca aynaya
başlıyor monolog
akarken makyajı yanağından ağır olur
gönül yorgununa




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!