ölüme yazılmışım
sıramı bekliyorum
yokluktan kıtlıktan değil
sabır hiç değil
eğlene oynaya sıramı bekliyorum
gafletin dibine kahkahamı gömerek
Sol anahtarını kaybetmiş şarkı gibiyim
O bildiğin türkünün nakaratı benim
Günlüklerim oldu
Kurşun kalemden
Tâ ki sana çıkana kadar yolum
gurbetindeyim ömrümün
sürgün tadında
bir imtihan
sürülen ben miyim
sâhi ben kimim
Hey Voltaire!
Sen,
John Locke okurken
habersiz
Ebû Zer'den
Bourbon idam sehpasında!
özledim
ben haberi olmayan birini
benden
çalınca yüreğimin kapısı
aralandı aşkın sofasına
girince nazarımdan süzülen gözleriyle
iliştirilmiş hatıralar
yapraklarında
takvimlerin…
doğum günümmüş
-miş’li geçmiş zamandan
Şimdi
bir başıma
el sallıyorum
dirseklerime kadar açık
-tekrar gel,
dercesine.
Sana geliyorum
Elinden tutmuş
Çocukluğumun
Hayallerimi bir yanıma sıkıştırıp
Sonra çocukluğuma
Uçurtma yaptım
bazan hava ayaz mı ayaz
bazen de gök delinmişde su akıyor gibi bardak bardak
ya da ağustos sıcağında
köşeye kendine göre en köşeye
sinmiş
bir emi
Kıştan kalma bir gün
Isınılası bir hava
Cam kenarında
Beklemek
Özlemektir bir cihetle



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!